6 Şubat depreminin ardından hepimizin canı yandı. Yürekler ateş içindeydi. Bütün ülke, hatta dünya ayağa kalktı. Gözyaşları sel oldu. Sonra televizyonlarda tartışmalar başladı. Önce hükümet suçlandı (Askerler neden erken gönderilmedi?). Ardından devam eden süreçte başta Kızılay (... ki genel başkanı istifa etmek zorunda kaldı), özel şirketler... Kampanyalar derken yavaş yavaş süreç geriledi ve her şey, her zaman olduğu gibi unutulmaya başlandı. (Unutmak ülkemizde çok yaygın bir alışkanlıktır.)
Yine devam eden süreçte karşımıza deprem uzmanları çıktı. Kimi profesör, kimi doçent, kimi doktor, kimi de her şeyi bilen ama neyi bildiğini kendi bile bilmeyen sözde gazeteciler. Uzmanlardan biri de Prof. Dr. Naci Görür'dü. Bütün ülkenin hayranlıkla takip ettiği, dediği yerlerde deprem olan milli hocamız. Saygımız sonsuz.
Naci Görür hoca, Kahramanmaraş merkezli depremin olacağını çok önceden bildi. Doğru. Sonrasında kıymete binen hocamızın sosyal medya hesapları takipçilerle doldu taştı. Herkes bir şeyler sormaya, yorumlar almaya başladı. Zaten diken üstünde oturan Doğu Akdeniz taraflarından ikamet edenler ise kulağının birini Naci hocadan gelecek haberlere ayırdılar. En küçük bir titremede bile panik atak moduna giren halkımız, Naci hocamızla birlikte uykuyu unutur hale geldi.
Her sabah internet haber sitelerinde yer alan "Bu fay hattına dikkat", "Şu bölgede oturanlar aman dikkat", "Yakın zamanda şurada deprem olması bekleniyor", "Deprem uzmanı Görür uyardı: Aman dikkat" haberlerden gına geldi. Doğu Akdeniz halkı ise bu haberleri okudukça, gazetede gördükçe geri kalan yaşamın bütün olumlu kısımlarını bir kenara gömüp hangi gün ve/veya hangi depremde öleceğinin hesabını yapmaya başladı.
Herkes ölecek. Kimi çok kısa, kimi çok uzun yaşayacak. Hepsi de geriye dönüp baktığında hayatın çok kısa olduğu konusunda hemfikir olacak. Bu doğal bir durum. Ama bazı insanların sadece gündemde kalmak adına hayatlarınızı zehir etmesine izin vermeyin. Efendim neymiş? "Depremde tedbirlerinizi alın, sağlam evlerde oturun." En kötü evin fiyatından haberi bile olmayan bu kesim şunu hiç sormuyor: Nasıl? Hayatı boyunca çalışıp bir ev alan biri ne yapsın? Hayatını çadırda mı sürdürmeye devam etsin?
Bir dönem Canan Karatay Hoca vardı. O da her gün televizyon kanallarına çıkıp: Ekmek yemeyin, bulgur yemeyin, yulaf yemeyin, pirinç yemeyin onu da yemeyin bunu da yemeyin derdi. (Gerçi onun dediği de oldu. Bu enflasyonda kimse bir şey yiyemez oldu..) Millet korkudan sefilleri oynamaya başlamıştı. Şimdi yeni moda “deprem toto” şurada da deprem olacak, burada da deprem olacak..
Hocam, yeter artık. İstanbul, Kocaeli, Ankara, Kayseri, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye, Gaziantep, Hatay, Kars, Elazığ, Adıyaman, Muş, Van, Tunceli... Birkaç il hariç bütün ülkeyi sayıp, sonra da herhangi birinde küçük bir sallantı olduğunda "Bak demiştim" moduyla beyan vermek olmaz. Sizden gaza gelen medyada "bak demişti" moduna girince bizim uykular yok olup gitti. Yürüyen ölüler gibi olduk. Allah aşkına insanları korkutmaktan vazgeçin.
Sizin bu deprem tahmin totonuz yüzünden ülke ekonomisi de zarar görmeye başladı. Deprem olmayacak dediğiniz yerlere göç başladı. Oralarda ev fiyatları ve kiraları aldı başını gitti.
Ha bu arada tam yazıyı hazırlarken Fas'ta deprem oldu, bin kişinin üzerinde can kaybı olduğunu haberler söylüyor. Sahi bu depremi de önceden gördünüz mü?