Bundan aylar önce bir makale kaleme almıştım “Yola çıktıklarınız, yolda bulduklarınızla değişin” diye. Elbette bu, bir ironinin yansıması idi. Kimileri o makalede yer alan tanımlamaları ve ironileri yanlış anladı. Kimileri de doğru anladı. Bana göre doğru olan bazılarına göre yanlıştı. Ya da tam tersi. Ama yazı tahminimden çok okundu. Bu durumda başta çalıştığım gazeteyi sonra beni mutlu etti. Bir yazar başka ne ister ki: Yazdıkları değer görsün yeter!
27 Kasım 2024 günü gazetelere, muhabirlerden bomba gibi bir haber düştü “Osmaniye eski belediye başkanı, Kadir Kara ve dönemin başkan yardımcılarından Ayşe Argun tutuklandı” neydi suçu başkan Kara ve yardımcısı Argun’un “Görevi İhmal” Olay neydi “Osmaniye İstasyon caddesi Bilge Sitesi’nde depremde hayatını kaybeden 105 kişi” mahkeme kararını eleştirmek, yorum yazmak bizim işimiz değil. Adalet elbette tecelli eder. Geçmişi tarihçilere, adaleti ise hukukçulara bırakmak lazım. Öyle de yaptık.
Yazımızın amacı da zaten mahkeme kararının hak ya da haksızlık noktası değil. Ya da bir taraftan olmak ya da olmamak da değil. Bu makaleyi kaleme almak için tam 24 saat bekledim. Kimler ne yazmış? Kadir Kara’nın yola çıktıkları ve yolda bulduklarının genel değerlendirmelerinin ne olduğunu görmem gerekiyordu. Fazlası ile de gördüm. Aslında riskli bir yazı ama birinin çıkıp bunları yazması gerekiyordu. E mahallenin de delisi olduğumuza göre bu görev bana düştü sanırım.
Japonya Uluslararası Kalkınma Ajansı (JICA) ile başlayalım -ne alaka demeyin- Eğer Başkan Kara zamanında JICA ile kredi olayına girmese bugün birçok insanın ayakta alkışladığı eski bir başkan olarak yaşamanı sürdürmeye devam edecekti! Ne zaman ki “Alt Yapı” ve “Hızlandırılmış tren” (bu hızlı tren değil ayrıca Ulaştırma Bakanlığı yatırımı) olayına girildi, işte o zaman Kara için tehlike çanları çalmaya başladı.
2022’nin 19 Mayıs günü sayın Kara ile bir görüşme fırsatı buldum. Kolunda serumla kendi odasında yüzyüze görüştük. Bir gazeteci meslek büyüğümde yanımdaydı. Hızlandırılmış tren projesi hükümetin bir yatırımı olmakla beraber alt yapı yerel idarenin tasarrufunda idi. O zaman talebimiz olan konuların başında gelen Belediye Kent Konservatuvarı, Engelliler Konseyi, Cebelibereket Kültür Merkezi’ne “Yaşar Kemal” adının verilmesi, Fıstık konulu kısa film yarışması gibi kültürel konuları masaya yatırdık. Yaklaşık 2 saat süren muhabbetin ardından sizin de tahmin edeceğiniz gibi tüm taleplerimize olumlu cevap verdi ama hiç birini yap-a-mayacağını o da, ben de çok iyi biliyorduk.!
Siyasi konular açıldığında kendisine hayatım boyunca oy vermediğimi açıkça belirttim. Saygıyla karşıladı. Sonra da ekledim “Lütfen tekrar aday olmayın” önce şaşırdı. Sonra da sebebini belirttim “Şehir alt yapısına yatırım yapan hiçbir başkan seçim kazanamaz” Takdirin genel merkezde olduğunu belirtip ilave etti “genel başkanımız devam derse elbette tekrara aday olacağım. Bu şehrin alt yapı işi, başkanlığıma bile mâl olsa yapacağım. Bir daha böyle kredi fırsatı karşımıza çıkmaz. Bu Osmaniye için tarihi bir fırsattır.” Dedi. Sonuç olarak; başkanlığına da mal oldu. Elbette o zaman deprem hesapta yoktu. Ölümler ve acılar kimsenin aklında değildi.
Sonra deprem oldu. Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan geldi. Başkan Kara’yı, MHP Lideri hemşerimiz sayın Devlet Bahçeli’nin yanında öve öve yere göğe sığdıramadı. Sayın Erdoğan, şehri beğendiğini, çalışmalarını yakinen takip ettiğini ve yapılan işlerin takdire şayan olduğunu da ilave etti. Herkes bu sözlerin üzerine Başkan Kara’nın başkanlık adaylığına kesin gözüyle baksa da; zaman, ben de dahil hepimizi haksız çıkardı. MHP’de, Osmaniye’nin yeni başkan adayı İbrahim Çenet oldu. Neden, niçin, nasıl? Kısımları konumuz değil.
Ama şunu da yazmam gerek: Sayın Çenet ile ilgili cümle yazmaya da korkar olduk. En küçük eleştiride sosyal medyadan engelliyor, yerel medyayı da yok sayıyor. Muhatap dahi almıyor. (Hatta ilk zamanlar çok sert dille de eleştirmişti) Saygı duyarım. Belki de tarzı budur. Netice de kendine münhasır sosyal bir kişiliği var. Aslında medyayı sevmiyor değil de, sosyal medyayı seviyor diyelim! O da haklı baktı ki bir tane gazeteci hariç, kimse kendisine “gık” demiyor. O zaman ne gerek var öneme falan...! O gazeteciyi de sosyal medyadan silmiş. Olmuş bitmiş…
Başkan Kara seçimlerin ardından bir anda ortadan kayboldu. Sesi soluğu kesildi. Elbette boş kalan meydanda da, isteyen istediği gibi at oynatmaya başladı. Nereye gitsem, kimle konuşsam (partilileri de dahil) Kara’yı yerden yere vuruyor, olmadık sözler savuruyor, Osmaniye’nin sayın Çenet ile yeni ufuklara yelken açacağını yüksek sesle dile getiriyorlardı. Bu tarz söylem geliştirenlerin birçoğu da ne hikmetse, zamanında, kızını, oğlunu, gelinini, kardeşini vs. belediyede işe sokan isimlerdi. Yola çıktığı “dava arkadaşları” Başkan Kara’yı satmaya başlamışlardı bile. Çünkü artık yeni başkan vardı!..
Sonra Başkan Kara’nın yolda bulduğu “dava arkadaşlarına" baktım. Onlarda Başkan Kara’nın ne kadar çok hatalar yaptığını, Ve başka birçok yanlış işe bulaştığını, belediyeyi nasıl disiplinsiz bir hale getirdiğini vs. vs. Her yerde rahat rahat dile getirmeye başladıklarına şahit oldum. Aynı ismin neredeyse sülalesi belediyede işe girmiş, o dönem Kadir Kara’yı yere göğe sığdıramamış isimler, şimdi çıkmış “doğruya doğru” edebiyatı ile dürüst adamcılık oynuyorlardı.
Oysa zamanında; yola çıktıkları da, yolda buldukları da (ara sıra huzursuzluk olsa da) kol kola başkan Kara’ya övgü yarışı içindeydiler. Aslan başkan, kaplan başkan, sen yaparsın başkan vs vs... Ama dediğim gibi şimdi durum değişti “Başkan öldü, yaşasın yeni başkan...”
Seçimler, alt yapıya ağırlık veren hiçbir başkanı affetmez. Yer. Hem de çıtır çıtır. Bu, dün de böyleydi, yarın da böyle olacak! Kıt imkanlarla dar alanda top çevirmekten öte gidilmez. Osmaniye’nin kaderi bu. O yüzden doğru politika neydi “popülizm” işte Kadir Kara bunu başaramadı. Kadir Kara gibi, Kadirli Belediye başkanı Dr. Ömer Tarhan ve Düziçi Belediye Başkanı Dr. Alper Öner’de aynı hataya düştüler. Yola çıktıkları da, yolda buldukları da benmerkezci düşünüp başkanlarının sadece gözünü boyamakla kaldılar. Sonuç her üçü için de hüsran oldu. Toprakkale eski belediye başkanı bu statüde değerlendirmek doğru olmaz. O kendi dikine gitti ve en sonunda da tek dönemlik barutu bitti. Bu noktada yapılması gereken neydi: Popülist sosyal medya yönetimi, dengeli yerel medya kullanımı, stratejik planlama ve yer altına değil, üstüne hizmet. Her şeyi ben bilirim dersen sandıkta seçmen yapacağını bilir..
Sonunda olan oldu ve Bilge Sitesi davasından dolayı Sayın Kara tutuklandı. Ve ben 24 saat boyunca sosyal medyada kim ne yazmış diye uzun uzun baktım. Zil takıp oynayanlar, göbek atanlar, kutlayanlar. Neredeyse Kadir Kara’ya yardırmayanlar linç edilecek seviyeye geldi. Oysa çok değil bir yıl önce “bafşganım” diye ağzının suyu akarak el pençe divan duranlar bugün sanırsın Köroğlu olmuş, eline kılıcını almış doğrayıp duruyor. Kadir Kara, hapse girer, hapisten çıkar... Yatar, yatmaz orasını bilemem. Bildiğim şu, bu şehirde iki kurala dikkat edeceksin:
1) Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin ..
2) Yola çıktıklarınıda, yolda bulduklarını da iyi seçeceksin.
Bir madde daha var ama onu da yazıp İletişim Başkanlığı ile uğraşmak istemem. Bütün bu olup bitenden ilginç bir duruma da şahitlik ettim. Kadir Kara ile zamanında kanlı bıçaklı olan ‘bazı isimler’ ise tek satır yazmadılar. Buna da “duruş” diyoruz!
Kadir Kara babamın oğlu değil. Yukarıda belirttiğim gibi hayatımda oy vermedim. Seversiniz sevmezsiniz. Bunlar göreceli kavramlar. Evet asalım. Hatta birlikte asalım. Gerçek gazeteci bir meslektaşımın dediği gibi belediyede bir yolsuzluktan tutuklansaydı umurumda olmazdı. Ama sizin de takdir edeceğiniz gibi; yazımın ana karakteri Kadir Kara değil!
Bilge sitesinde hayatını kaybedenlerin birini bile geri getiremeyiz. Hepsinin mekânı cennet olsun. Benim de çok sevdiğim insanları kaybettik orada. Ama konu sadece Bilge Sitesi değil. Sizce gerçekten 15 yıl boyunca Kadir Kara’yı sömüren birileri bilge sitesindeki ölümlerin sorumlusu Kadir Kara olduğunu mu düşündükleri için, tutuklanınca, mutluluktan zafer naraları attılar.?
Sizce bazılarının yüreği, Bilge Sitesi’nde hayatını kaybedenler ruhları huzura erdiğini sandıkları için mi sosyal medyada neredeyse zil takıp oynadılar. Abalıya vurmak kolaydır. Adı üstünde abalıdır. Ama Adalet farklıdır. Belki de benim adalet terazim biraz farklı çalışıyor. Bilmiyorum.!
İşin aslı yazacak çok şey var ama yıllarca Kadir Kara'nın, etinden, sütünden, derisinden, hatta tırnaklarından faydalanan bir kesim var ki bugün zafer şarkıları ile tutukluluğu kutluyor! Burada bir mantık hatası yok mu derseniz? Görüşüme göre ve sanırım onlara göre önceki Başkan Sayın Kara’nın son kullanma tarihi sona erdi. Şimdilerde bakıyorum da, bazı Zübükzadegiller bir ellerinde benzin bidonları! diğer ellerinde çakmakları belediye binası kapısında bekleşmeye devam ediyorlar. Bekleşenler aynı, başkan farklı..!
Bunlar benim fikirlerim. Katılırsınız ya da katılmazsınız o da sizin tercihiniz.