Yerel seçimlerin üzerinden tam bir yıl geçti. Sandıklar kapandı, yeni başkanlar mazbatalarını aldı ve görevlerine başladı. Bu süre zarfında, Türkiye'nin dört bir yanında belediye başkanları adeta bir hizmet yarışına girdi. Özellikle bazı il ve ilçelerde, daha önce yıllarca çözüm bekleyen meselelerin bir bir halledildiğine tanıklık ediyoruz. Altyapıdan üstyapıya, sosyal projelerden çevre düzenlemelerine kadar ciddi yatırımlar yapıldı.
Ancak aklımızda şu soru da yer ediyor: Hizmet etmek seçim kazandırır mı?
Hizmet Yetmez, Adaletli Olmak Gerek
Geçmişte pek çok örneğine tanık olduk. Sadece hizmetle yola çıkan ancak adaletli yönetim anlayışını sergileyemeyen belediye başkanları, bir sonraki seçimde halktan gereken desteği göremedi. Çünkü halk sadece yol, park, kaldırım istemiyor. Halk; adil, şeffaf ve samimi bir yönetim bekliyor.
Bugün bazı belediyelerde görüyoruz: Oy vermeyenlerin işleri hızlıca çözülürken, yıllarca yanında duran, destek veren insanların talepleri görmezden geliniyor. Hatta bazı durumlarda, bu insanlara zorluk çıkarıldığı, bürokratik engellerle karşı karşıya bırakıldığı bile söyleniyor.
Oysa geçmişte bu yönteme başvuran pek çok belediye başkanının akıbeti ortada. Yıllarca koltukta oturmuş olabilirler ama sonunda yalnız kaldılar. Görev sürelerinin sonunda etraflarında ne bir dost ne de bir yol arkadaşı bulabildiler.
Halk artık göz boyayan hizmetlerden çok; samimi ve dürüst yöneticiler görmek istiyor. Asfalt dökmek, kaldırım yapmak elbette önemli ama insanların gönlünü kazanmak, kalplerine dokunmak çok daha kıymetli.
Seçim kazanmak istiyorsanız, sadece hizmet değil; adaletli bir yönetim, insanlara eşit mesafede duran bir duruş ve en önemlisi, size inanan insanları yarı yolda bırakmama erdemi şarttır.
Kısacası, hizmet etmek seçim kazandırmaz, ama adil ve samimi hizmet anlayışı halkın gönlünü kazanır. Gönlünü kazandığınız halk da size sandıkta hakkını teslim eder.
Seçim sandığı, sadece hizmeti değil, vefayı da tartar.