Türk pop müziğinin sevilen isimlerinden Erhan Güler, dört yıl aradan sonra müzik dünyasına "Tek Gerçeğim" adlı yeni teklisiyle dönüş yaptı. Şarkının söz, müzik ve aranjesi başarılı müzisyen Erdem Çetinler'e ait olurken, klibin yönetmenliğini ise Ayhan Arca üstlendi.
Özel olarak hazırlanan bir platoda çekilen klip, 12 kişilik profesyonel bir ekip ve 7 saat süren yoğun bir çalışmanın ürünü olarak dikkat çekiyor. Biz de bu özel projeyi konuşmak üzere Erhan Güler ile bir araya geldik.
1-Sanat dünyasında birçok alanda yer aldınız, oyunculuk ve müzik arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? Bir alanda diğerine kıyasla daha fazla mı tutkulu hissediyorsunuz?
Oyunculuk vazgeçilmezim, müzik ise aşkım" diyebilirim. Normal hayatta işimi seven ve disiplinli biriyim. Allah bana hem oyunculuk hem de müzik konusunda yetenek vermiş, bu iki alanı dengeleyebilmek benim için oldukça kolay. Ancak, sektördeki bazı insanlar, müzikle uğraşmaya başladığımda oyunculuğu bıraktığımı düşünüyorlar ki bu asla doğru değil. Yıllardır oyunculuk yapıyorum, birçok başrol oynadım, dizilerim ve tiyatro oyunlarım var. Emeklerimi sayısız projede gösterdim, bunları geride bırakmam ya da unutmam mümkün değil.
Müzik yaptığımda ise albüm ya da single projeleri için çalışırken, bazı yapımcılar ve yönetmenler beni yalnızca müzikle anlıyorlar. Ancak ben her zaman oyunculuğumu da sürdürüyorum. Bir dizi veya film projesinde yer alıyorsam, müzikle uğraşırken setimi asla aksatmam. Bu iki meslek benim için eşit derecede değerli. Oyunculukla başladığım kariyerimde, 100 bölümlük dizilerde başrol oynayarak başladım ve bu alanı terk etmek gibi bir düşüncem asla olmadı. İkisini birden yürütmek benim için mümkün ve ben her iki alanda da en iyi şekilde var olmayı sürdürüyorum.
2-Müzik kariyerinizin başlangıcından bu yana, ‘Beni Sevecektin’ albümünüz büyük bir çıkış yaptı. Bu başarınızın arkasındaki ilham kaynağı nedir?
Beni Sevecektin' benim ilk çıkış şarkım oldu ve gerçekten büyük bir etki yarattı. Bu şarkılarımda genellikle bir kurgu yoktur, her zaman yaşanmışlıklar vardır. Hayatta bazen, kıymetini bilmeyen, sevmeyi öğrenmemiş insanlar karşımıza çıkar. 'Beni Sevecektin' de tam olarak o duyguya hitap eden bir şarkıdır. Şarkının sözleri, yaşanmış bir hikâyeden ilham alarak yazıldı ve dinleyicilere de o duyguyu aktarmak istedim.
3-2015'teki “Evet mi? Hayır mı?” albümünüzdeki klipte Erol Büyükburç gibi önemli isimlerle çalıştınız. Bu tür büyük isimlerle çalışmak sizin için nasıl bir deneyim oldu ve size neler kattı?
Erol Büyükburç ile yıllar önce bir projede çalışmıştım ve ona 'Evet mi? Hayır mı?' albümümün klibi için teklif götürdüğümde kabul etmesi beni çok mutlu etmişti. Erol Büyükburç ile çalışmak büyük bir şans ve kariyerime çok değerli katkılar sağladı. Mekânı cennet olsun. Aynı zamanda klibimizde çok değerli usta oyuncular da yer aldı; Levent Sülün ve Burcu Sülün gibi isimlerle çalışmak da benim için büyük bir şanstı. Klibimizin yönetmeni ise, reytingleri yüksek olan dizilerin ünlü yönetmeni Cemile Kırmızı Karadaş'tı. Bu klip ilk yayınlandığında 7 milyon izlenmeye ulaştı. Ancak müzik firmama haklarımı verdiği için, sonrasında dört farklı firmaya satıldı ve izlenmeler sıfırlandı. Böyle bir durumla karşılaştık ama tüm bu deneyimler, bu değerli isimlerle bir projede yer almak benim için unutulmaz bir anıydı.
4-Sakız" teklisiyle müzik dünyasında yeniden dikkat çektiniz. Bu şarkının yaratım süreci hakkında bize daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Müzikal olarak hangi yenilikleri getirmeyi hedeflediniz? Sakız' benim için özel bir projeydi. Klip yönetmenliğini Hüseyin Biçe üstlendi ve klip çekimleri için Salda Gölü'ne gitmeye karar verdik. Salda Gölü'ndeki ilk çekimi yapan ekip biz olduk ve oranın muazzam manzarasını ilk kez biz yansıttık. Müzikal olarak, şarkının aranjörlüğünü Erdem Çetinler yaptı. Ayrıca, çok değerli bir müzisyen olan Adnan Karaduman, Allah rahmet eylesin, solo kemanı ile şarkımıza ayrı bir tat kattı. O yüzden bu projede yer almak gerçekten büyük bir şans ve onurdu.
5-Sizi tanıyanlar ve hayranlarınız sizi nasıl bir sanatçı olarak tanımlar? Kendi müziğinizi ve oyunculuğunuzu nasıl tanımlıyorsunuz?
Beni tanıyanlar ve hayranlarım genellikle 'ailemizin sanatçısı' olarak tanımlarlar. Çok efendi ve mütevazi biri olduğumu söylerler. Ben de hep büyüdükçe küçülmeyi öğrendim. Çünkü bizi var eden halktır, insanlardır ve her zaman saygılı olmak gerekir. Bazı insanlar beni yolda tanıyamasa da filmlerimden, dizilerimden ve yaptığım projelerin isimlerinden tanıyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor; yaptığım işlerle tanınmak, insanların ilgisini ve takdirini kazanmak gerçekten değerli.
6-Birçok şehirde konserler verdiniz ve hayranlarınızla buluştunuz. Sahneye çıktığınızda hissettikleriniz, özel anlarınız var mı?
Hayranlarınızla bu bağ sizce müziğinizi nasıl etkiliyor? Sahneye çıktığımda genellikle çok samimi olurum, halkla iç içe olmayı severim. Sahnede her tarz müzik yapmam nedeniyle, çoğu zaman izleyenler çok eğlendiklerini söylerler, teşekkür ederler. Bazen ise, istek yerine kağıda ya da peçeteye numara yazan hayranlarım olabiliyor. Onlara da kırmadan, incitmeden selam gönderiyorum çünkü kalp kırmamak çok önemli.
Gerek oyunculuk gerekse müzik kariyerimde birçoğu çok değerli ünlü isimlerle çalıştım. Her biriyle çalışırken keyif aldım ve her projede yeni bir şeyler öğrendim. Bu süreçler hem kişisel hem de profesyonel olarak beni çok geliştirdi ve müzikle olan ilişkimi daha da derinleştirdi.
7-Türkiye'deki müzik sektörü, sanatçılara gerçekten özgürlük tanıyor mu, yoksa ticari baskılarla sınırlı mı kalıyor? Bu konuda yaşadığınız zorluklar neler oldu?
Müzik ve oyunculuk sektörlerinde büyük gruplaşmalar var, özellikle pandemi sonrası bu durum daha da belirginleşti. Müzik sektörü büyük ölçüde ticari baskılarla şekilleniyor; maddi gücü yüksek olan yapım firmaları ve menajerler, kendi sanatçılarının ön planda olmasını sağlıyor. Bu nedenle birçok sanatçı sahneye çıkmakta zorlanıyor, sahne yerine sosyal medya üzerinden para kazanmak zorunda kalıyorlar. Çoğu sanatçının bu durumu kabullenmekten başka çaresi kalmıyor.
Artık müzikte kalite arayışından çok, parayı basan sanatçı oluyor. Menajer bulmak da çok zorlaştı çünkü çoğu menajer, kendi sanatçılarının peşinde. Durumu daha da karmaşıklaştıran bir şey var: Herkes kendini iyi olarak tanıtıyor, ama o zaman soruyorum: Eğer herkes bu kadar iyiyse, o zaman kötü olan kim? Peki piyasayı bu hale kim getirdi ve çözüm nasıl olacak? Bu sorulara hala net bir cevap bulabilmiş değilim.
8-Son olarak, genç sanatçılara tavsiyeleriniz neler olur? Onlar için hangi adımları atmak ve hangi hatalardan kaçınmak daha doğru olur?
Genç sanatçılara tavsiyem şu şekilde: Eğer finansal gücünüz ve sosyal medya etkinliğiniz yüksekse, bu piyasada müzik yapmak oldukça mümkün. O yüzden sosyal medyaya odaklanın, halkın ve insanların sevgisini kazanmaya çalışın. Çünkü günümüzde, müziğinizi duyurmanın en güçlü yolu sosyal medya platformları.
Eğer televizyon dünyasında bir şeyler yapmayı hedefliyorsanız, ancak finansal gücünüz yoksa ya da güçlü bir arka planınız (ağababanız gibi) yoksa, o zaman iş biraz daha zorlaşabilir. Çünkü sektördeki geleneksel yollar, bu tür kaynaklarla kolaylaşıyor. Ancak yine de asıl önemli olan, sosyal medya gücünüzdür. Bu yüzden, halkla etkileşimde olmak, onların sevgisini kazanmak, müziğinizi doğru şekilde tanıtmak ve kendinizi ifade etmek çok kıymetli.
Erhan Güler’in dört yıl aradan sonra geri dönüşü, müzikseverler için heyecan verici bir yenilik sundu. "Tek Gerçeğim" sadece müzikal açıdan değil, klibiyle de büyük bir emek ve özverinin ürünü. Kendine has tarzını ve duygusal derinliğini bu projeyle bir kez daha gözler önüne seren Erhan Güler, gelecekteki çalışmalarına dair ipuçları vererek müzik yolculuğunun devam edeceğini müjdeledi. Kendisine başarılar diler, müzik dünyasında daha birçok projede karşılaşmayı umut ederiz.