“Bana geleceksiniz ama beni bulamayacaksınız.” Bu cümle, bir hatırlatma değil; bir hakikatin işaretidir.

Bugün, Hakk’a yürüyüşünün beşinci yıl dönümünde Prof. Dr. Haydar Baş’ı anarken sadece bir ilim ve fikir insanını değil, aynı zamanda bir davayı, bir medeniyet vizyonunu ve bir millet sevdalısını hatırlıyoruz.

Saatler günleri, günler ayları, aylar yılları kovaladı ve bugün bir 14 Nisan günü daha geldi. Bu tarih, Türkiye’nin yakın tarihinde fikirleriyle iz bırakan, halkı için düşünen, yazan, konuşan ve gerektiğinde mücadele eden bir önderin vuslatının yıldönümüdür.

Haydar Baş Hocamız hakkında günlerce, haftalarca, hatta yıllarca konuşsak da, O’nu tam anlamıyla tarif etmek imkânsıza yakındır. Çünkü O’nun hayatı, bir insanın sığabileceği sınırların çok ötesine geçen bir fikir ve hizmet yolculuğudur.

“BENİ ANCAK OLAYLARIN İÇİNDE TANIRSINIZ…”

Bu söz, Haydar Baş Hoca’nın şahsiyetini ve tesirini anlamanın anahtarıdır. O, yalnızca anlatılarla, alıntılarla anlaşılabilecek biri değildi. Her cümlesi, yıllar sonra dahi yankılanan bir derinliğe sahipti. Gerek siyaset, gerek ekonomi, gerekse sosyal meselelerde yaptığı tespitler, zaman geçtikçe daha çok kıymet kazanıyor.

Hocamızın öngörüleri; ekonomide, dış politikada, sosyal yapıda ve millet birliğinde öylesine isabetliydi ki bugün içinde bulunduğumuz krizler, onun uyarılarına kulak verilmemesinin neticeleri olarak karşımızda duruyor.

 SURİYE POLİTİKASI: “SİZ HANGİ MEZARA DEFNEDİLMEK İSTERSİNİZ?”

Hocamızın Suriye konusunda yaptığı uyarılar, diplomasi tarihinde ibret alınması gereken örneklerdendir. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini, Esad’ın iktidarda kalıp kalmamasının bir iç mesele olduğunu ifade etmişti. “ABD Başkanı öldüğünde Hristiyan mezarlığına, Esad ise Müslüman mezarlığına defnedilecek. Siz hangi mezarda yatmak istersiniz?” sözü, dönemin karar alıcıları için tarihi bir uyarıydı.

Ne yazık ki bu sözler dinlenmedi. Bugün Suriye, bir karadelik hâline gelmiş durumda. İç savaş, bölünmüşlük, mezhepsel çatışmalar derinleşti. Bu boşluktan yararlanan İsrail, bölgede adeta bir leş kargası gibi palazlandı. Oysa Haydar Baş dinlenseydi, Türkiye bu bataklığın parçası olmaz, aksine bölgesel barışın mimarı olurdu.

 EKONOMİYE UZATILAN BEREKET ELİ: MİLLİ EKONOMİ MODELİ

Haydar Baş Hocamız’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli (MEM), yalnızca bir ekonomik sistem değil; aynı zamanda sosyal adaletin, milli servetin ve insan onurunun teminat altına alındığı bir uygarlık tasarımıdır.

Bugün tüketim daralması, enflasyon, işsizlik ve borç ekonomisiyle boğuşan Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz, MEM'in dışlanmasının acı bir sonucudur. Haydar Baş Hocamız’ın "Piyasalar insan vücudu gibidir. Kan azalırsa insan ölür, para azalırsa ekonomi çöker" örneği, hâlen geçerliliğini koruyan evrensel bir ikazdır. O, piyasada dolaşması gereken para miktarının GSMH’nin %20’si olması gerektiğini söylerken, biz hâlen %2-3 bandında debeleniyoruz.

MEM’i kısmen uygulayan ülkeler dahi ekonomik refahlarını artırmışken, Türkiye bu modelin özünden uzaklaştıkça daha da fakirleşmiş, halkı yoksulluğa mahkûm olmuştur. Haydar Baş, yalnızca iktisadi anlamda değil, insani ve ahlaki anlamda da ekonomiyi yeniden inşa etmeyi başarmış bir düşünürdür.

 HAYATININ HER ALANI ÖLÇÜYDÜ

Haydar Baş Hoca’nın hayatı; hakkaniyet, sadakat, feraset ve millet sevgisiyle yoğrulmuştu. O, hem Hakk’a karşı hem halka karşı sorumluluğunu her anında taşımış, hiçbir beşeri ya da ilahi sınırı ihlal etmemiştir. Bu yüzden örnek bir Müslüman, örnek bir vatandaş ve örnek bir lider olmuştur.

Toplumu ilgilendiren hiçbir meseleden kaçmamış, her krizde milletin önüne düşmüş, çözüm üretmiş, mücadele vermiştir. Yazıları, konuşmaları, konferansları ve mitingleri hep bir davayı anlatmıştır: Birlik ve beraberlik.

 BİRLİK VE BERABERLİK İÇİN ADANMIŞ BİR ÖMÜR

“Tek bilek, tek yürek” Haydar Baş’ın en çok tekrarladığı mottolardan biriydi. Bu söz sadece bir slogan değil, aynı zamanda onun siyasi ve sosyal düşünce dünyasının temelidir. 1980’lerden itibaren gerçekleştirdiği “Birlik ve Beraberlik Konferansları”, çıkardığı İcmal Dergisi, düzenlediği Milli Basın Kurultayları hep bu çizgideydi.

Milli Ekonomi Modeli ile birlik ve beraberliğin ekonomik altyapısını,
Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle birlik ve beraberliğin devlet yapısını,
Ehl-i Beyt Külliyatı ile birlik ve beraberliğin dini temelini,
Hoş Geldin Atatürk eseriyle birlik ve beraberliğin tarihi ve milli ruhunu inşa etti.

HAYDAR BAŞ VE FETÖ KARŞISINDA DİMDİK DURAN KADRO

FETÖ’nün en güçlü olduğu yıllarda herkesin "hoca efendi" diyerek övgüler dizdiği bir ortamda, Haydar Baş ve kadrosu tek başına bu yapıya karşı çıktı. Büyük bedeller ödendi, tehditler alındı. Ama Haydar Baş Hoca hiçbir zaman geri adım atmadı. Bugün FETÖ karşıtı görünen pek çok kişi geçmişte bu yapıya destek verirken, Haydar Baş ve ekibi temiz bir mücadele örneği sergiledi.

DAVA, LİDER VE KADRO: EMANET EMİN ELLERDE

Haydar Baş, ardında yalnızca kitaplar, fikirler ve projeler bırakmadı. Aynı zamanda o fikirleri hayata geçirecek güçlü bir kadro da yetiştirdi. "Beni kaçırdınız, bu kadroyu kaçırmayın" sözü, bu yüzden büyük anlam taşır.

Bugün Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, hocasının yetiştirdiği genç bir lider olarak, Türkiye’nin en genç ve en vizyoner siyasi figürlerinden biri olmuştur. Katıldığı her programda yaptığı tespitler, siyaset üstü bir bakış açısını yansıtmaktadır.

 BİR MİLLETİN ŞAHİDİ: HAYDAR BAŞ

Haydar Baş Hocamız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkarak hem milletin hafızasını hem de birliğini savundu. "Atatürk vatandır" diyerek, Atatürk’e saldıran iç ve dış mihraklara set çekti. Dindar kesimle Atatürk arasına kurulan yapay ayrımı ortadan kaldırdı. "Atatürk birleştirici harçtır" dedi.

Aynı zamanda Atatürk gibi, Haydar Baş da milletin değerlerini savunurken asla taviz vermemiş, her türlü saldırıya rağmen davasından dönmemiştir. Bu yönüyle "Hoca Atatürk" tanımı, onun liderlik vasfını ve milletle olan bağını en iyi özetleyen ifadedir.

SON SÖZ: HAYDAR BAŞ DEMEK…

Haydar Baş demek,
Onur, haysiyet, mücadele demek.
Bilim, eğitim, kalkınma demek.
Birlik, beraberlik, kardeşlik demek.
Vatan, bayrak, millet demek.

Bugün onu özlemle, minnetle ve rahmetle anıyoruz. Onun bıraktığı emanetlere sahip çıkarak, fikirlerini yayarak, mücadele çizgisini sürdüren genç kadrolarla Haydar Baş Hoca hâlâ aramızdadır.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun.