Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından, Osmaniye’de yıkılan veya ağır hasar alan binalarla ilgili sorumluların yargılandığını ve cezalandırıldığını görüyoruz.
Müteahhitler, projeciler, kontrol mühendisleri ve belediye yetkilileri hesap verirken, bir yandan da süreç devam ediyor. Bu elbette adaletin tecellisi açısından önemli bir gelişme.
Peki ya depreme dayanıklı binalar inşa edenler? Yıkılmayan, sağlam kalan, vatandaşlarına güvenli bir yuva sunan projelerin sahipleri neden ödüllendirilmiyor? Bugün Osmaniye’de depremi hasarsız atlatan binalar var ve bu binaların arkasında işini hakkıyla yapan müteahhitler, projeciler, denetçiler ve yetkililer bulunuyor. Onlar yıllardır bilimsel normlara, yönetmeliklere, etik değerlere uygun çalıştılar. Depreme dayanıklı binalar yaptılar, insan hayatını öncelediler. Ancak nedense takdir edilmiyorlar.
Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz ve ilgili kurumlar, bu konuda bir adım atmalı. Depreme dayanıklı yapılar inşa edenler ödüllendirilmeli, örnek projeler kamuoyuna duyurulmalı. Böylece, sadece cezalandırma değil, iyi iş yapanları teşvik eden bir sistem de kurulabilir. Aksi takdirde, cezalandırılanların yanında dürüst çalışanları görmezden gelmek, onları da cezalandırmak anlamına gelir.
Eğer gerçekten depreme dayanıklı bir şehir istiyorsak, sadece kötüleri değil, iyileri de konuşmalıyız. Onları onurlandırmalı, ödüllendirmeli ve gelecek nesillere örnek göstermeliyiz.
BAŞARIYA GİDEN YOL SABIR VE ZAMANIN GÜCÜ
Hayatta herkesin bir hedefi, bir hayali vardır. Kimi kariyerinde zirveye ulaşmak, kimi maddi rahatlığa erişmek, kimi ise sadece huzurlu bir yaşam sürmek ister. Ancak başarıya giden yol hiçbir zaman kestirme değildir. Sabır, emek ve zamanın büyük bir ustalıkla işlediği bir süreçtir. Bugün başarılı olarak gördüğümüz birçok insanın geçmişine baktığımızda, onların büyük zorluklardan geçtiğini, sabırla çalışarak bulundukları noktaya ulaştıklarını görürüz.
SABIR VE KARARLILIK EN BÜYÜK SERMAYE
Başarı, sabırsız insanların kapısını pek çalmaz. Hızlı sonuç almak isteyen, sabırsızlıkla acele eden birçok insan yolda pes eder. Oysa tarihte büyük izler bırakan insanlar, yıllarca süren emek ve kararlılıkla ilerleyenlerdir. Çiftçiyi düşünelim: Tohumu toprağa eker, suyunu verir, ama bir gecede meyve beklemez. O tohumun büyümesi, olgunlaşması ve meyve vermesi için belli bir zaman gerekir. İnsan hayatındaki süreçler de bundan farklı değildir.
Çukurova'nın bereketli topraklarını ele alalım. Osmaniye’de tarım yapan bir çiftçi, zeytin ağaçlarını ekerken sabırla yıllarca bekler. O ağaçlar, ancak belirli bir süre sonra ilk meyvelerini vermeye başlar. Üstelik bu süreçte doğru bakım yapılmazsa, gübreleme ve zararlılarla mücadele edilmezse verimli bir hasat almak mümkün olmaz. Başarı da tıpkı bunun gibidir; sabırlı olmak, gereken bakımı yapmak ve zamanı geldiğinde emeğin karşılığını almak gerekir.
ZAMAN HER ŞEYİ YERLİ YERİNE KOYAR
Bazen hayatın istediğimiz hızda ilerlemediğini düşünebiliriz. Emek veriyoruz, çabalıyoruz, ancak istediğimiz sonuçlara hemen ulaşamıyoruz. Bu noktada önemli olan şey, sürecin doğal akışına güvenmektir. Zaman, çoğu zaman bizim göremediğimiz şekilde işler ve hayatı yerli yerine oturtur.
Bir fidanı büyütmek için köklerinin toprağa iyice yerleşmesini beklemek gerekir. Eğer sabırsızlık edip kökü olgunlaşmadan ağacı yerinden sökerseniz, o ağacın büyümesine fırsat vermemiş olursunuz. İnsan hayatı da böyledir. Büyük başarılar bir anda gelmez; doğru zamanda, doğru yerde, doğru emekle birleştiğinde ortaya çıkar.
ACELE ETMEK YERİNE DOĞRU ADIMLAR ATMAK
Başarıya ulaşmak isteyen biri için en büyük tehlikelerden biri acele etmektir. Acele edilen her iş, eksiklikler ve hatalar içerir. Sabırsızlık, bazen insanı en büyük hatalara sürükler. Bir zeytin ağacını düşünelim; eğer meyve vermesi için doğal sürecini beklemez ve erken hasat yaparsak, o zeytinin kalitesi düşer. Benzer şekilde, eğer biz de hayatımızda sabırlı olmazsak, emeklerimizin karşılığını tam anlamıyla alamayabiliriz.
Bu yüzden, acele etmek yerine, her adımı bilinçli ve planlı bir şekilde atmalıyız. Çukurova’nın bereketli topraklarında nasıl ki her şeyin bir vakti varsa, hayatın da belli bir ritmi vardır. Kimileri daha hızlı yol alabilir, kimileri daha yavaş ilerleyebilir; ancak önemli olan, yolun sonunda hedefe ulaşmaktır.
SABIRLA YOL ALMAK
Hayatta her şeyin bir zamanı vardır. Bir işi olması gerekenden önce zorlamaya çalışmak, bazen o işin başarısız olmasına neden olabilir. Sabır, en büyük rehberimiz olmalıdır. Çukurova’nın bereketli topraklarında nasıl ki çiftçiler sabırla bekler, doğayla uyum içinde hareket ederlerse, bizler de hayatımızdaki süreçleri aceleye getirmeden, zamanı ve emeği en iyi şekilde kullanarak başarıya ulaşabiliriz.
Unutmayalım, başarıya giden yol sabırla döşenmiştir. Acele etmeyin, zaman her şeyi yerli yerine koyacaktır.