Ne dedi reis-i cumhur: “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Partisinin Hatay Belediye Başkan Adayları tanıtım toplantısına katılarak halkla buluştu. Çılgın bir kalabalık. Erdoğan “höt” dese alkışlar havada uçuşuyor. Şaşkınlıkla izliyorum..
Hatay’ı çok severim. Hala da severim. Çok güzel yürekli insanların yaşadığı bana göre kadim bir şehir. Kadim topraklar, kadim insanları var. Hataylı meslektaşlarımda her biri ayrı güzellikte. Elbette içlerinde Erdoğan’a körü körüne bağlı olanları da var. Yok değil. Olacakta. Belki de olmalı bilmiyorum. Ancak dün Hatay’da canlı yayını izlerken tüylerim diken diken oldu. Çok değil bir yıl önce yaşanan büyük felakette on binlerce canını yitirmiş, binlerce ailesi yok olmuş, on binlerce yaşam alanı yıkılmış bir kent. Değil Türkiye’nin, dünyanın her yerinden yardımlar yağmış bir şehir. Aradan bir yıl geçmiş. Ortada elle tutulur bir şey yok. Hala çadırlarda yaşayan insanlar, hala su sorunu, hala hijyen sorunu “bir yıl içinde teslim edeceğiz” dedikleri konutların esamisi yok. Resmen yıkılmış bir kent. Yok olmuş bir kent. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli Davam” dediği Hatay kaderine terk edilmiş durumda. Herkes aynı soruyu soruyor: “Ne oldu da, bu kente hizmet bu kadar geri kaldı?”
Dün bu sorunun cevabını Cumhurbaşkanı bizzat ağzından dillendirdi. Ne dedi reis-i cumhur: “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?” halen kulaklarımda çınlıyır “Hatay’a geldi mi?” “Hatay’a geldi mi?” “Hatay’a geldi mi?” “Hatay’a geldi mi?” gelmemiş olmalı ki bunu soruyor.
Yani partili Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki: “bu yerel seçimlerde siz AKP ye oy vermezseniz yine çadırlarda yaşamaya devam edeceksiniz, yine hijyen sorunu yaşayacaksınız, yine okul sorunu ve barınma sorunları yaşayacaksınız. Taa ki Hatay’ı bize yani AKP ye verene kadar.” Oysa bir zamanlar mevcut başkan Lütfi Savaş Ak Parti’den seçilmiş, sonra aday gösterilmemişti. O da radikal bir kararla CHP ye geçmiş o tarihten bu yana da Hatay’ı yönetmeye devam ediyor.
Hatay korkusuz insanların şehridir. Zamanında kendi kaderini kendi belirleyecek kadar cesur adımlar atmıştır. Eminim yine atacaktır. Kimse Hatay halkını özgürlüğünden alıkoyma ile tehdit edecek kadar haddini aşamaz. En güzel cevabı da Hataylı verir. Bugün bu satırları kaleme alırken öfke doluyum. Biliyorum öfkeli iken köşe yazısı yazmak hayra alamet değildir. Ama yazmazsam kendimi yer bitiririm. Esas kızgınlığım AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil, esas kızgınlığım o salonu dolduran yüzlerce Hataylı’ya (elbette ne kadarı Hataylı ise) Gözlerinin içine baka baka “size bütün bu acıları çektiren kişi benim. Bakın bunu da ilk kez söylüyorum. Hatay’a hizmet geldi mi? Neden çünkü Hatay’da “Topal Ördek!” şehirlerden biri.
(İstanbulda akp seçimi kaybedince bir kadın ağlayarak Erdoğan’a ‘benim kocam bunlara hizmet edemez. Bir şeyler yap’ demişti de, Erdoğan’da bunlar artık topal ördek demişti) Ne acıdır ki yazıyı yazarken birilerine parantez açarak açıklama gereği duyuyorum. Neyse alıştık. Nerede kaldık. Evet. O salonu doldurup avuçları patlayıncaya kadar alkışlayan ey salondaki kalabalık: “Neyi alkışlıyorsunuz? Sizi bir yıldır ölüme mahkum ettik bak şimdi söylüyorum” diyeni mi? Yoksa “Siz muhalefet partisini belediye başkanı seçtiniz size kan kusturduk” diyeni mi? “Bundan sonra eğer CHP Lütfü Savaş’ı seçerseniz yine size gün ışığı göstermeyeceğiz” diyeni mi?
Anlamıyorum. Belki de anlamakta zorlanıyorum. Belki de kandırılmaya alışkın partinin, kitlesi de, bu alışkanlığa koro halinde uymasını mı anlamıyorum: Bilmiyorum. Gerçekten neyi alkışlıyorsun. Filanca zengin adamın çocuğu, filanca partiden Hatay’dan aday oluyor. Sana faydası falan mı olacağını düşünüyorsun.. Onu mu alkışlıyorsun..
Biri bana çıkıp AKP’li Cumhurbaşkanının “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?” sözlerini lütfen açıklasın. Lütfen biri beni aydınlatsın. Yoksa sonumuz toplu halde tımarhane.. “Hatay’a geldi mi?” gelmedi… Seçilmiş bir milletvekilinin zindanlarda tutarak Hatay’a demokrasi de gelmedi. İktidar Partisinden birini başkan seçmediler diye yardımda gelmedi. CHP’li başkanı var diye hizmette gelmedi. Ne geldi Hatay’a ben sıralayım: Gözyaşı geldi, acı geldi, ölüm geldi, gaip kelimesi geldi, hüzün geldi, Suriyeli geldi, talan geldi, sömürü geldi..
Erdoğan geldi…
Konuşma yaptı. Salondakiler ayakta alkışladı. Halkı tehdit etti. Salondakiler daha fazla alkışladı, size hizmet gelmeyecek dedi “Salon çılgınca alkışladı”