Açık konuşmakta fayda olduğunu savunanlardan biriyim. İsmail Kaya, Suat Önal, Mücahit Durmuşoğlu, D.Mehmet Kastal ve Mete Doğruer'i değil mumla, projektör ile arıyorum...
Zamanında en küçük hatalarında yerden yere vurduğumuz bu isimler meğer memleket için nur nimetmiş de biz görememişiz. Hepsinden tek tek özür diliyorum...
İlk iki paragrafta belirttiğim özrü bir çok Ak Partili'den, gazeteciden, vatandaştan çok daha sık duymaya başladım. Birinin bunu demesi gerekiyordu.
Ha bu arada kendimle ilgili bir derdim işim beklentim falan yok. Bir depremzede vatandaşın derdi var. Ulaşamamış. Rica etti. Kaç defadır arıyoruz. Yok. Sayın Seydi Gülsoy bey'in danışmanı ne hikmet ise her aradığımızda gece gündüz "Sayın vekil toplantıda" cevabı veriyor. Bu depremzede vatandaşın derdi ise aslında onlarca mağdur ailenin sorunu.
Sayın Kaya'nın danışmanı Alp Bey vardı. Sanırım kentte tanımayan kalmadı. Her derde koşardı. O kadar çok isterdim ki Alp bey Osmaniye'ye milletvekili olsun.. Keza sayın Durmuşoğlu'nun danışmanı Burak bey de derde derman olmak için çırpınır dururdu. Vekiller yetmediği yerde onlara görev verirdi. Ama neticede herkes ulaşırdı. Ben gazeteci olarak sayın vekile ulaşamıyor isem, vatandaş nasıl ulaşacak.?
Adı üstünde "Vekil" asıl olan halktır. Burası deprem bölgesi. Elbette dertler çok olacak. Her vekil %75 ile çalışırken, deprem bölgesi vekilleri %200 çalışacak.
Buradan da açık açık tekrar ifade etmek gerekirse, çok şükür kimsenin tek kuruşuna ihtiyacı olan biri değilim. Yıllardır destek amaçlı bile olsa bayram kutlaması alan biri de değilim, abonelik alan biri de değilim. Kendi yağımla kavruluyor, o yüzden de kimseye eğilip bükülmüyorum. Kendi derdimle ilgili de hiç bir vekili arayıp "aman vekilim, canım vekilim" demiyorum. Demedim de.
Sayın Bakan Derya Yanık. Annemin köylüsü. Bir kez bile kendisini arayıp ayrıcalık istedi isem iletsin. Ya da belirtsin. Size de ayrı parantez açacağım. Ama adım gibi eminim ki sizde vekil seçim tercihinizden mutlu değilsiniz. Zaman içinde karnenize göre sizi de yazarız çizeriz.
Zamanında Mesut Yılmaz Başbakan iken Başbakanlık konutuna Galatasaray bayrağı asmış, diğer büyük kulüp taraftarlarını üzmüştü. Sonra Fenerbahçe taraftarı "Sandıkta görüşürüz Mesut Bey" diye slogan atmışlardı. Aradan yıllar geçti. Ne ortada Anavatan Partisi, ne de Mesut bey...kimse kalmadı. Ama Fenerbahçe'de, Fenerbahçe Atatürk Stadyum'u da dimdik duruyor. Bu kıssa da burada dursun.
BİRİNİN BUNU SİZE DEMESİ GEREKİYORDU...
Mustafa Düzenli
Yorumlar