Türkiye'deki trajik ölümler, ülkenin sosyal, ekonomik ve politik durumunu yansıtan acı gerçeklerdir.
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Demiş büyük usta Albert Camus. Bakmayın siz onun soyadına. Gerçek bir dehadır ve ilginçtir ki “Kamu” diye okunur.
İnsanların nasıl yaşadığı ve nasıl kaybettikleri, bir ülkenin sosyal, ekonomik ve politik durumunu yansıtır. Bu bağlamda, Türkiye’de de birçok trajik olay yaşandı. Örneğin:
Tuğba Erdoğan, go-kart pistinde başı bedeninden ayrılan bir kızcağız olarak hayatını kaybetti.
Berna Kurtuldu, 20 yaşında maganda kurşunu nedeniyle yaşamını yitirdi.
Ayaz Bebek, Konya’da 2014 kışında donarak hayatını kaybetti.
Afyon Cephanelik Patlaması, 24 askerimizi kaybettik.
Ali İsmail Korkmaz, polis ve militer vatandaş tarafından dövülerek öldürüldü.
Ceylan Önkol, obüs mermisi ile hayatını kaybeden bir çocuktu.
Soma Maden Faciası, 301 insanımızı topraktan çıkarıp toprağa verdik.
Muharrem Taş, 3 yaşında ölen Muharrem’i babası karlar altında 16 km sırtında taşıdı.
Reyhanlı Saldırısı, başarısız bir dış politika sonucunda 50 vatandaşımızı hayattan kopardı.
Ankara tren garı saldırısı, 102 vatandaşımız hayattan koparıldı.
18 madencimiz İliç’te göz göre göre hayatını kaybetti.
Bu örnekler benim aklıma gelenler. Yüzlerce ekleyebiliriz. Her birinde var olan insanlarımızın koskoca dünyaları ve öyküleri vardı. Kimi fakir, kimi orta gelirli. (Artık orta gelir kaldı mı onu da bilmiyorum ama!) Ama hiçbiri zengin değildi. Çünkü ülkemizde ölümün siyah rengi sadece fakirler içindir.
Bu acıları neden yazdım? İçiniz biraz daha yansın, olanı biteni hatırlayın diye değil. Çünkü hatırlasak bile 3 günde unutacağımızı hepimiz biliyoruz. Nereden biliyoruz? Her şehit merasiminde koca koca makamı olanlar “Unutursak kalbimiz kurusun” deyip 3 gün sonra hiçbir şehidin adını hatırlamaz ya! Oradan biliyorum. Kalplerinin kurumuşluğu konusunda da sanırım hemfikiriz.
Gelelim yürekleri dağlayan son habere: İzmir'de yağan yağmur sonrası oluşan su biriken yoldan karşıya geçerken kaçak elektrik akımına kapılan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay'ın hayatını kaybettiği kaza… Evet evet kaza yazmışlar. Cinayet demeye kimsenin dili varmamış. Özge Osmaniye’nin gururlarından biri. Tıp Fakültesi beşinci sınıf öğrencisi. Bir ihmal cinayetine kurban gitti. Yazacak onlarca şey var. Yazmaya elim gitmiyor.
Şimdi yetkililer çıkıp koca koca naralar atacaklar “Sorumlular en kısa zamanda adalet önüne çıkarılıp hesap verecekler” ben söyleyeyim koca koca adamlar, koca koca yalanlar. Daha geçenlerde, İstanbul'da bir parkta oynayan bir çocuk belediyenin açtığı kuyuda hayatını kaybetti. Ne oldu sonuç?
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Demiş büyük usta Albert Camus. Ne garip ki su birikintisinde elektrik çarpması ile hayatını kaybeden İnanç Öktemay da sosyal medyada aynı paylaşımı yapmış. Sanki sonunu görür gibi. Ve biz hiç ders almadan ölümleri izlemeye devam ediyoruz. Ve yine biliyoruz ki sorumsuzlar (sorumlular demiyorum) üç gün sora elini kolunu sallayarak gezecekler. Çünkü burası Türkiye.
Şimdi biz “Yüreği kurumuş olanlar için ana haber bülteni”mize geri dönelim:
Wanda ve Icardi kesin boşandı mı?
Mastercheff ana kadro belli oldu mu?
Arda kiraya verilecek mi?
Fener kimi aldı kimi sattı?
Şeyma Subaşı nerede görüntülendi?
Ne olacak Dilan Polat'ın hali? vs. vs. vs.
İyi seyirler Türkiye. Yüreği kurumuş olanlar için ana haber bülteni daima devam edecek...! Çünkü bu reytingini oluşturanlar yine bizleriz.