Artık Narin üzerinden yürütülen mide bulandırıcı rant söylemlerinden bıktık usandık. Herkes, o masum çocuğun etini bir yerlerinden dişlemeye çalışıyor. Aç kurtlar misali, ölümünden medet umuyorlar. Kimi televizyon ekranlarında uluyor, kimi hayatında adım atmadığı o topraklara gidip boy boy fotoğraflar çektiriyor. Kimi komplo teorileriyle popüler olma derdinde, kimi "dış güçler" masalını anlatıyor. Kimi "coğrafya kaderdir" diyor, kimi "değildir" diye karşı çıkıyor. Bazıları da bütün bunları dile getiren gazetecileri hedef tahtasına koyuyor. Eski gazeteci eskileri de sırf gündeme gelmek için akıllarınca ders veriyorlar.
Gerçek olan tek şey var: Narin'in ölümü, öldürülmesi ve devletin bu cinayeti çözememiş olması. Hepsi bu. Neredeyse bir ay geçti ama hâlâ cinayet çözülemiyor. Eğer herkes bir cinayete odaklanmış ve o cinayet hâlâ aydınlatılamamışsa, bu işin altında daha çok çapanoğlu var demektir.
Çektikleri birbirinin kopyası diziler reyting alsın diye yine Narin üzerinden prim yapmaya çalışanlar... "Güzel Aşklar Diyarı" isimli dizinin tanıtım videosunda "Söğüdün yaprağı narindir narin, İçerim yanıyor dışarım serin" sözleri, kanlı bir gelinlik eşliğinde dönüp duruyor. Yapmayın beyler! Bu kadar mı gözünüzü para hırsı bürüdü? İnsanların duyguları bu kadar mı ucuzladı? Sizin için insanlar sadece kolay kandırılan canlılar mı? Sonrasında dizinin yayınlanacağı kanalın magazin programında da aynen şu ifadeler yer alıyor: "Herkes duygulandı ve ağladı."
Son 20 yılda 3-4 kaliteli dizi haricinde hepsi birbirinin kopyası olan Türk dizileri, ancak üçüncü dünya ülkelerinde reyting yapacak türden. Bu yüzden tek bir Türk dizisi izlemiyorum, izlemeyi de düşünmüyorum. Canım Türk dizisi izlemek isterse TRT'nin yeni kanalı "Tabii"de "İkinci Bahar" ve "7 Numara" dizilerini izleyip moral buluyorum. Ama konumuz bu değil.
Büyük Türk düşünürü, kıdemli köşe yazarı ve tarafsız bölgenin en taraflı yazarı Ahmet Hakan, yazar ve sanatçı Zülfü Livaneli'ye veryansın etmiş. Yine kim üzerinden? Narin. Peki, Livaneli'nin suçu ne? Efendim, "Coğrafya kaderdir, Narin İsviçre'de doğsa kaderi bu mu olurdu?" demiş. Vay sen nasıl dersin bunu! Hemen yapıştırmış cevabı: "Vahşetin, acımasızlığın, cinayetin coğrafyası yoktur Zülfü Livaneli. Norveç meleksi insanların, Türkiye şeytani insanların yaşadığı yer değildir." Selamınızı ağa babalarınız almışlardır, sayın Hakan. Sahi, aklıma geldi de siz İsviçre'de doğsaydınız acaba ne iş yapardınız? Var aklımda bir şeyler de, sizin trol ordunuzla uğraşmak istemiyorum şimdi. Bu arada, "Dayak cennetten çıkmadır diyorlar, doğru mu?" diye soran herkese sizi örnek gösteriyorum. Bilime sunduğunuz katkılar için teşekkürler, sayın Hakan!
Narin öldü. Katili ya da katilleri hâlâ ortalıkta geziyor. Dünya merakla takip ediyor. Minicik bir köyde işlenen bir cinayeti bile çözemiyorsak, fazla konuşmanın da alemi yok sanırım. Gelişmiş ülkelerde olsak, olayın bağlı olduğu kolluk kuvveti amiri şimdiye kadar on kere istifa etmişti.
Uzun lafın kısası, herkes Narin'in toprağın altındaki bedeninden bir şeyler umma derdinde. Aslında herkes biliyor; Narin ne ilkti ne de son olacak. Eğer bu olay aydınlatılmazsa, daha çok Narinler için gözyaşı dökeceğiz.
Peki, bunun bir çözümü yok mu? Elbette var: Eğitim. Yıllardır delik deşik ettiğimiz, içinden geçtiğimiz eğitim bu noktada olduğu sürece biz daha çok ah vah deriz. Bu arada söylemezsem olmaz: Üzgünüm ama sayın Ahmet Hakan, "Coğrafya kesinlikle kaderdir." Eğer kader olmasaydı, İstanbul'un monşer gecelerinde oturup bol keseden ahkâm kesemezdiniz.