Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, siyasi arenada birçok konu tartışılıyor. Ancak, unutulmaması gereken bir gerçek var ki, o da ülkemizin deprem gerçeği. Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan'ın vurguladığı gibi, Türkiye'de 24 şehir, 110 ilçe ve 500'ü aşkın mahalle, 5.5 ve üzeri büyüklükte depremler üretebilecek fay hatları üzerinde yer alıyor. Bu şehirler arasında Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Bolu, Burdur, Bingöl, Aksaray, Aydın, Denizli, Eskişehir, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Hatay, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sakarya, Tokat, Osmaniye ve İzmir bulunuyor. Peki, yerel seçimlerde adayların ilk önceliği bu mu?

Maalesef, siyasi gündemimizde deprem gerçeği yeterince yer bulmuyor. Oysa her adayın ilk önceliği, yaşadığımız bu büyük tehdit olmalı. Deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin ve politikaların da bir sınavıdır. Ancak, bu sınavda başarılı olabilmek için öncelikle depremi gündemin merkezine koymak gerekiyor.

Osmaniye örneğinde olduğu gibi, deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan vatandaşlar, yönetimlerden somut adımlar bekliyor. Deprem öncesi eğitim, sağlam yapılaşma, acil durum planları ve halkın bilinçlendirilmesi gibi konular, hayati öneme sahip. Ancak, siyasi tartışmaların gölgesinde bu hayati konular ikinci plana atılıyor.

Yerel seçimlerde adayların gündemine bakıldığında, depremle ilgili ciddi ve somut planlar görmek neredeyse imkansız. Bu, sadece Osmaniye için değil, tüm Türkiye için geçerli bir durum. Deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, depremle yaşamayı öğrenmeli ve bu konuda en üst düzeyde önlemler almalıyız. Ancak, siyasi liderlerin ve adayların bu konuda sessiz kalması, kabul edilemez bir durum.

Yerel seçimler, sadece belediye başkanlarını ve meclis üyelerini seçmekle ilgili değil, aynı zamanda yaşadığımız şehirlerin geleceğini şekillendirmekle ilgili. Deprem gerçeği, her yerel seçim adayının öncelikli gündemi olmalı. Çünkü deprem, bir doğa olayıdır ve önüne geçilemez; ancak depremin yarattığı yıkımın önüne geçmek, tamamen insan elindedir. Bu yıkımı 6 Şubat’ta on binlerce canımızı kaybederek ödedik.

Sonuç olarak, yerel seçimlerde adayların ve siyasi partilerin deprem gerçeğine ne kadar önem verdikleri, onların topluma karşı sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerinin bir göstergesi olacaktır. Depremle yaşamak, sadece bir kader değil, aynı zamanda bir bilinç ve mücadele meselesidir. Bu mücadelede yerel yönetimlerin rolü büyük ve bu rolü yerine getirmeyenler, tarih önünde sorumlu tutulacaktır.

Şimdi sevgili okura tekrar sormak gerekir: Biz deprem insanları, fay hattı üzerinde vals yapmıyor muyuz?