Avusturya'nın başkenti Viyana, ünlü Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) zamanında 1529 yılında kuşatılmış fakat alınamamıştır.
Viyana, Sultan 4. Mehmet zamanında 1683 yılında Osmanlı ordusu tarafından ikinci kez kuşatılmıştır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın yönettiği ordu da Viyana'nın fethine muvaffak olamamıştır.
Komutan Kara Mustafa Paşa idam ile cezalandırılmış, kesik başı Topkapı Sarayı'nın avlusundaki seng-i ibrette teşhir edilmiştir.
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı devletinin 2.Viyana hezimeti Avrupa'yı uyandırmıştır.
Rusya'dan İtalya sahillerine kadar uzanan Osmanlı sınırlarında; Rusya, Avusturya, Lehistan ve Venedik boylarında ittifak etmiş düşman Osmanlı'ya savaş açmıştır.
1699 yılında Sultan 2. Mustafa'nın huzuruna çıkan Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa ona Türk tarihinin en acı gerçeğini, en açık ifade ile hatırlatmıştır.
“Şevketlüm!
Bu geniş cephede ittifak itmüş dört kâfir ile cenk ü cidale devam itmek zararımızadır. Gelin, kerem idün. Bunlar ile sulh idüp istedikleri yerleri virelüm. Ba'dehu bunların ittifakına halel gelür. Ol zaman her birine ayrı ayrı harp ilan idüp kaybettiğimiz yerleri istirdat idelüm." (Tahsin Ünal, Türk Siyasi Tarihi)
Sadrazam'ın bu sözü karşısında, koca cihan padişahının söyleyeceği bir şey olmamış, 1699 yılında Karlofça Antlaşması imzalanmıştır.
Karlofça antlaşması ile koca Osmanlı Devleti, ilk defa toprak kaybetmiştir.
Ordunun yenilgileri, İpek Yolu ticaretinin gerilemesi, ekonomik ve idarî dengeleri alt üst etmiştir.
Tımar sistemi bozulan köylüden ürün kaldırmadan öşürü istenmiş, hayatının baharında cepheye giden gençlerin çoğu geri gelmemiştir.
Osmaniye'nin yerindeki Kınık şehrinin 5 Mahallesi, 17 köyü, 52 mezrası ve haftada bir Pazartesi günleri kurulan İsneyn Pazarı vardır. Kınık halkı mutlu yaşamaktadır.
Karacaoğlan bu devrin ozanıdır.
Viyana hezimeti üzerine imzalanan Karlofça Antlaşması ile Osmanlı devletinde kamu düzeni bozulmaya başlamıştır.
Anadolu'da ve Balkanlarda ortaya çıkan Celali isyanlarının neticesinde ortaya çıkan aşiret hayatı sebebiyle devletin vergi gelirlerinin miktarı ve asker sayısı azalmıştır.
Maraş tarafından gelen Tecirli, Cerit, Ulaşlı aşiretleri, Kayseri Sarız'dan gelen Avşarlar ve İçel Silifke'den gelen Bozdoğan aşiretlerinin talanı sebebiyle Osmaniye'deki Kınık şehri köyleri ve mezraları terkedilmeye başlamıştır.
Osmanlı devletinin 1707 tarihinde çıkardığı fermanlarla kamu düzenini yeniden kurmayı çalışmıştır.
“Maraş'ta sakin Kozanoğlu'na hüküm ki;
Bundan akdem İfraz-ı Zülkadriye Türkmanı taifesi Kınık maa Berendi kazalarında ikamet ve ziraat ve hırasetle hasıl eyledikleri mahsullerinin aşar-ı şeriye ve hukuk-u rüsumların eda ve ol havaliyi kutta-i tarik eşkıyasından hıfz ü hıraset eylemek üzere iskan olunmuşlar iken on seneden beru envai şekavete mübaşeret ve şer-i şerife ve vülat ve hükkama adem-i itaat ile üzerlerine edası lazım gelen rüsum ve hukukların edada muhalefet eylediklerinden gayri ol havalide olan kasabat ve kura ahalisine isa-i mazarrat ve ebna-i sebilin yollarına inüb kat-ı tarik ve katl-i nüfus ve nehb-ü garet misillü fesad ü şekavete cesaret idüp….Fi Evasıt-ı Şevval 1118 (1707)”(Ahmet Refik, Anadolu'da Türk Aşiretleri, Enderun Kitabevi, İst.1989)
Tacirli cemaati ile Kozanoğlu'nun ve arkadaşlarının tedip edilmelerine dair ferman:
“Karaman Valisi Vezir Ahmet Paşa'ya hüküm ki;
Sen ki müşarun ileyhsin, tarafından kapu kethudana gönderdiğin kayimenin hülasası mefhumunda İfraz-ı Zülkadir taifesinden mukaddema İsneyin Ovası civarında cibal- saibbaya tehasun iden Tacirlü cemaatlerinin biavnihi taala cemiyetlerin tefrik ve cezaları verilmesi lazım gelan rüesalarının ceza-i şer'iyeleri tertip ve etrafu eknafa firar idenlerin dahi üzerlerine kifayet mikdarı asker tayin olunup…Fi evaili za 1118 (1707)” (Ahmet Refik, age, s.136)
Bereketli Çukurova toprakları ekilip dikilmeyince sazlık ve bataklık hale gelmiştir.
Maraş bölgesine hâkim Zülkadiroğlu elinden ayrılan aşiretler “İfraz-ı Zülkadriye” Türkmenleri diye tanımlanır.
Kınık halkının huzurunu bozan İfraz-ı Zülkadriye Türkmenlerinden Ulaşlı aşiretleri devlet tarafından Kurtkulağı ile Burnaz arasına, Karanlıkkapı civarına iskân edilmiş iken yerlerini yeri terk etmiş ve Gavurdağları'na gitmişlerdir.
Ulaşlılarının Gavurdağında Kürt aşiretleri ile birleşip, yol kestikleri, adam öldürdükleri, halkın mallarını yağma ettikleri ve son iki seneden beri de vergi ödemedikleri için tedip edilmesi ve onların eski yurtlarına tekrar iskân edilmesi hususunda 1735 tarihli Ferman gönderilmiştir:
“Rakka Valisi Vezir Ahmet Paşa'ya Hüküm ki;
İfraz-ı Zülkadriye mukataası cemaatlerinden Döneklü ve Ulaşlu ve Çalıklu ve Develü ve Kebelü ve Çapakçulu mahallat-ı ahalileri kadimden Kurdkulağı ile Burnaz mabeyninde ikamet ve üzerlerine edası lazım gelan malî maktu'ların mahal-i mezburda eda iderler iken birkaç seneden beru kadîmi yurtların terk ve Okçu İzzeddinlü eşkıyasının yaylakları olan Kafirdağı dimekle maruf sengistan mahalle tahassun ve Ekrat eşkıyası ile mahlutan konup göçmeleri takribi ile etraf ve havalilerinde kat'ı tarîk ve katl-i nüfus ve garet-i emval-i ibadullaha itiyad eylediklerinden başka eşkıya-yı Ekrada istinaden kırk altı ve kırk yedi senelerinde üzerlerinde edası lazım gelan malî mîrîlerini edada muhalefet ve tahsili içün defaatle âdemler tayin olundukta cemiyet ile üzerlerine hücum ve kat-i cevap virmeleri ile cemaat-ı mezburenin içlerinden şekavete cesaret idenlerin cezaları tertip ve bakiyeleri kadimi yurtlarına bi-eyyi halin nakl ü iskân olunmadıkça malî mîrîlerinin tahsili ve nizamlarının virilmesi emr-i sağir olmağla Senki müşarün ileyhsin,
Marifetinle cemaat-ı mezbure ahalilerinin içlerinde olan şekavet-pîşeleri ahz ve ceza-yı şerîleri tertip ve zimmetlerinde olan iki senelik malî mîrîyeleri bakiyyelerinden tahsil ve kendi tarafına teslim olunduktan sonra kadimi yurtları olan Kurtkulağı ile Burnaz Köprüsü mabeyninde vaki Karakapu nam mahalle iyva ve iskân itmek içün hala İfraz-ı Zülkadriye Voyvodası Ali zîde kadrihu arz itmeğin
Mucibince Divan-ı Hümayunumdan emr-i şerifim tahriri babında bil-fiil Baş Defterdarım olan Elhac Halil dame ulüvvühü ilam itmeğin vech-i meşruh ile amel olunmak banında ferman-ı alişanım sadır olmuşdur. Fi- Evail-i m 1148 (M.1735) (Ahmet Refik, age)
Gavurdağı Ulaşlıları ağalık düzeni ile yönetilmişlerdir. Yarpuz'da oturan Ulaşlı ağalarının sınırları Bulanık Bahçe'den Küllü'ye kadar geniştir.
Ahmet Cevdet Paşa diyor ki;
“Ulaşlılar 5 oymağa münkasim olarak her biri bir nahiye itibar olunur ve her birini derebeyi tarzında bir ağa idare eder. Bu ağalıklar birer hanedana mahsus olarak bi'ttevarüs intikal eyler. Bunlara Ocak tabir olunur ve beyinlerinde 'Ocağı batası' tabiri inkısar ve beddua makamında kullanılır. Bunlar 5 hanedandır ki Kelmenoğulları ve Karayiğitoğulları ve Kaypakoğulları ve Çenet oğulları ve Alibekiroğullarıdır.
Kelmenoğullarının makarrı Yarpuz karyesi idi ki Çerçili nahiyesinin üst tarafındaki zirve-i cebelde bir karyedir.
Bu karye ile Bulanık kazası arasında Karayiğitoğlu nahiyesi olup bunun yanında ve yine Bulanık kazası ittisalinde dahi Kaypakoğlu nahiyesi vakidir ve Kaypakoğlu nahiyesi ittisalinde Çukurova'ya nazır olan Ulaşlı dağları Çenedoğlu nahiyesidir.
Kaypakoğlu ve Çenedoğlu nahiyelerinin canib-i cenubisi Alibekiroğlunun yurdu olup andan da cenuba doğru olan Ulaşlılar hep Alibekiroğluna tabidir.
Bu cihetle Ulaşlı ağalarının en kuvvetlisi Alibekiroğullarıdır ve bu dağın en sarp yerleri Alibekiroğlu nahiyesidir. Alelhusus Büyük Küllü ve Küçük Küllü karyeleri fevkalade sarp mahallerdir.” (Ahmet Cevdet Paşa, Tezakir, s, 127)
“Elhasıl Ulaşlı nahiyelerinde beş hanedan yurtluk ocaklık vechile hod be hod hükümet ederlerdi.” (A.Cevdet Paşa,Tezakir s, 129)
“Zira Gavurdağı istibdat üzere hükümet eden küçük küçük ağalıklara münkasim olduğundan cumhuriyete benzer bir halde idi.” (A.Cevdet Paşa, Tezakir, s.130)