Toprakkale, Osmaniye'nin en önemli tarihi eseridir. Osmaniye'ye 10km mesafede, Adana-Antakya-Gaziantep yollarının kesiştiği yerdeki hâkim bir toprak tepe üzerindedir. Aynı siyah taş kullanılarak yapıldığı için Haruniye kalesi ile bir tarihlenmektedir. “Söylendiğine göre Harun Reşit bugünkü Haruniye kalesini 786'da yaptırdığında eski bir Yunan kalesini de siyah taşlarla yeniden yaptırmıştır.” (1)
Abbasiler devrinde Çukurova'nın Türkleşmesi ve İslamlaşması üzerine 964'te büyük bir ordu ile gelen Bizans İmparatoru NikeforosFokas Çukurova'yı ele geçirdikten sonra belli ki kaleye Hristiyanî bir kimlik vermiştir. “Araplar Kenise-tüs Savda 'Kara Kilise' ya da basitçe 'El-Kenisa' dediler.” (2)
“İslam müellifleri Tarsus ile birlikte onun doğu, batı ve kuzeyinde bulunan komşu şehir ve kalelerinden de bahsederler. Bu konuda en ayrıntılı bilgileri veren İbnHurdazbih, Sugûr-u Şamiye'nin önemli şehirlerinden olan Ayn-ı Zerbe, Haruniye, Kenisetü's-Sevda, Tel-Cübeyr, Ulleyke, Pozantı, Ereğli, Konya, Safsaf, Lüle ve Amurriye'ye kadar olan yerleri sayar.” (3)
Hamdanî hanedanı Seyfüddevle (964-979) tarafından Çukurova tekrar fethedildikten sonra kaleye “Tell-Hamdûn” denildi. Tell-Hamdûn, hem kalenin hem de kalenin önündeki bugünkü Toprakkale ilçesinin ilk ismidir.
Prof. Dr. Faruk Sümer diyor ki; “ClaudeCahen birçok müelliflerin aksine olarak, elindeki tarihî bilgiler ve yöre hakkındaki müşahedelerine dayanarak meşhur Tell-Hamdûn'un bugünkü Toprakkale'den başkası olamayacağı kanaatine varmıştı. Biz de yöreyi dolaştıktan sonra ClaudeCahen'in isabetli bir hükümde bulunmuş olduğunu görmüştük.” (4)
Kıpçak asıllı bir Türk olan Baybars 15 yaşında köle olarak Memluk ordusuna girmiş, Mısır'a getirilmiş, orduda başarılarıyla sivrilmiş, Ayn-Callut Savaşında Moğollara karşı kazanılan büyük zaferden sonra Memluk Sultanlığına kadar yükselmiştir. Oğullarının ismi Berke ve Sülemiş'tir.
Sultan Baybars (12601277) Moğol zulmünden kaçan 40.000 kadar Oğuz Türkmenini Antakya ile Gazze arasına iskân etmiştir.
Bunlardan Üçok koluna mensup; Yüreğir, Kınık, Bayındır, Salur ve İğdir Türkmenleri daha sonra Çukurova'ya göç edip gelmiştir.
Haçlı seferlerinde Ermeni baronlarının eline geçen Toprakkale, Memluk Sultanı Baybars zamanında tamir edilmiştir.
“Ermeni krallığının Moğollara sadakatle bağlanmış bulunması 673'te (1268) bu ülkeye bizzat Baybars'ın da katıldığı büyük bir seferin yapılmasını intâc etti. Baybars mezkûr yılda Halep Valisine mektup yazarak akın yapmak üzere Kilikya'ya asker göndermesini emretti. Aynı yılda Baybars büyük emirlerinden Kalavun ve Beylik'i Kilikya'ya gönderdiği gibi kendisi de arkalarından gitti.” (5)
“703 (1304)'te yapılan sefer ise daha başarılı oldu. Kumandan yine Bektaş idi. Altı baron (müluk) tarafından müdafaa edilen Tell-Hamdûn kuşatıldı ve amanla teslim oldu. Ermeni kralından kendisine vergiyi yollamaktan bu altı baronun menettiği haberinin gelmesi üzerine İslamiyeti kabul eden birisi müstesna diğerleri öldürüldü.” (6)
1352 yılında Memluk Devleti tarafından Adana'da kurulan Ramazanoğlu Beyliği ile birlikte Çukurova Türk yurdu haline geldi.
Bölgeye Kınık Türkmenleri yerleştiği için Tell-Hamdûn kalesine “Kınık Kalesi” denildi.
Toprakkale, iç içe üç sur halinde düzenlenmiştir. Batısındaki dış sur, kalenin yarısını saracak şekilde geniş bir kavis halindedir. İkinci dış sur iç kaleye paraleldir.
Dış surlarda 7'şer, iç surlarda 11 burç olmak üzere Toprakkale'de 25 burç tespit edilmiştir.
Surlar üzerinde üç kapısı olan Toprakkale'ye bir rampa yolun sonundaki Nizamiye kapısından girilir.
Toprakkale geçmiş yıllarda çok onarım görmemiştir. Adana Müze Müdürlüğüm zamanında, Osmaniye'nin il olduğu 1996'da gönderilen 1.500₺ ödenek ile kaleye çıkılan rampa yol onarılmış, bir bilgi levhası ile kale tanıtılmıştır.
Daha sonraki yıllarda kalenin rölöve ve restorasyon projesi hazırlanmışsa da bir uygulama başlatılmamıştır.
2020 yılında Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun basın açıklamasına göre kalenin statik açıdan en riskli bölgeleri tespit edilmiş, güçlendirme yapılacağı belirtilen bölümlerin restorasyonu için yaklaşık 18.165.890.06₺ maliyet hesap edilmiş, Nizamiye kapısının restorasyonuna öncelik verilmiştir.
Kalede restorasyon çalışmasının halen devam ettiği kapatılan yolun başına konan bir yazı ile bildirilmiştir.
Nizamiye kapısının restorasyonunda, kaleye ait siyah taşlar varken dışardan getirilen beyaz kesme taşların tercih edilmesi, hatta orijinal derzlerin ve siyah taşların arasındaki “Türk estetiği” denilen beyaz şeridin devam ettirilmemesi tenkit edilmiştir.
İç kalede “Baybars kulesi” diye adlandırdığım ilk burçtaki istiridye nişli cephe 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremde yıkılıp gitmiştir.
İç kalenin batısında, askeri koğuş olarak kullanılan iki katlı uzun koridorun büyükçe bir kısmı çökmüş, kale meydanında büyüyen çamlar, çıkan yabani bitkiler, çalılar ve otlar kaleyi gezilmez hale getirmiştir.
Üç yıl önce başlanan Nizamiye kapısındaki restorasyon çalışmasının tamamlanmasına, diğer kısımlarda herhangi bir çalışma olmamasına rağmen kalenin ziyarete açılmamasının sebebi anlaşılmış değildir.
Yolu kapatılan kalede ziyaretçilerin dinlenmesi için Toprakkale Belediyesinin hizmetine verilen tesisler de kapalı haldedir.
Bu ihmallerden dolayı Toprakkale'ye“Ağlayan Kale” denilmiştir.
Sadece Osmaniye'nin değil bölgenin kültür ve turizmi için çok önemli bir tarihi eser olan Toprakkale'ye sahip çıkılması gerekir.
----------------------------
1- Robert W. Edwards, TheFortifications of ArmenianCilicia, DumbartonOaksTrusteesfor Harvard Üniversty, Washington D.C.1980
2-Robert W. Edwards, age
3-Doç. Dr. İlyas Gökhan, Nevşehir Üniversitesi, “Harun Reşid Ve Oğulları 786-842 Döneminde Tarsus” makalesi (İnternetten alıntı)
4- Prof. Dr. Faruk Sümer, “Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar” makalesi, Tarih Araştırmaları Dergisi, DTCF yy. Ankara-1983, s25
5-Prof. Dr. Faruk Sümer, agm, s.10-11
6-Prof. Dr. Faruk Sümer, agm, s13