Ceyhan Nehri havzasında kurulan Kastabala Antik Kenti Osmaniye’ye 12 km mesafededir. Cevdetiye’den Karatepe Açık Hava Müzesi’ne giden yol üzerinde, Kesemeburun Köyü sınırları içindedir.
Kastabala, Anadolu kültüründe büyük iz bırakan Hititlerin ana tanrıçası Kibele adına kurulan bir kenttir. Karatepe Açık Hava Müzesi’nde sergilenen Perslere ait Aramice yazıtta; “Tanrıça Kubaba, Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele’nin önceki adıdır. Yunan Roma döneminde Artemis Paresia olarak tanınır” denilmektedir.(1)
Büyük İskender (MÖ 333-323) ile başlayan Helenistik dönem, kumandanlarından Selefkos Nikator ile devam etmiş, bütün Kilikya kentleri gibi Kastabala da bu dönemde yeniden şenlenmiştir.
“Kastabala ilk kez Seleukos krallarından IV. Antiochos Epiphanes’in hakimiyet döneminde (MÖ 175-174) basılan sikkelerde Hierapolis adıyla anılmaktadır. Antiochos, uzun zamandan beri tapınım gören Perasia ismindeki tanrıçanın tapınağından ötürü kente ‘Kutsal Kent’ adını vermiştir.
Perasia adı büyük bir olasılıkla yukarda bahsedilen Aramî yazıtında geçen ve kökleri geç Hitit dönemine uzanan Pirşuva adından türetilmiştir.” (2)
Kastabala’nın bronz madenden basılan şehir sikkelerinin ön yüzünde kule taçlı, başörtülü şehir tanrıçası Tyche, arka yüzünde de yüzer vaziyette Ceyhan nehrine adını veren Nehir Tanrısı Pyramos tasvir edilmiştir. Sikkede yazı ile IEPO (Hioropolis) diye belirtilmiştir.
Daha sonraki dönemlerde basılan sikkelerin ön yüzünde yerel kral Tarkondimotus’un diademli büstü, arka yüzünde, elinde asası ve Nike tutar halde tahtında oturan Zeus betimlenmiştir. (3)
Kastabala kentinde günlük hayatının merkezi; stadion, tiyatro ve hamamın birbirlerine çok yakın olan bölgesi idi. Komşu kentlerin sporcularının da katıldığı, çeşitli oyunların oynandığı, dini törenlerin yapıldığı stadion, kentin Artemis kutsal alanı ile bağlantılı idi.
Merkezi Kastabala’da bulunan Ana tanrıça Artemis kültü ve bu kültün tapınağı nedeniyle kent antik devir din tarihinde önemli hale gelmiştir.
Aynı zamanda bir tapınak merkezi olan Kastabala hakkında bilgi veren Amasyalı Tarihçi ve Coğrafyacı Strabon (MÖ 64-MS 21) diyor ki; “Kastabala’da bulunan Perasia Artemis’in tapınağında rahibelerin çıplak ayakla, hiç acı duymadan, kızgın kor üzerinde yürüdükleri söylenir.” (4)
Erken Bizans devrinde Kastabalalı akrobatların stadyumdaki harika gösterilerinden de bahsedilir.
1890 yılında Kastabala’yı ziyaret eden İngiliz Arkeolog James Theodore Bent, tapınağın, kent merkezinin ortasından geçen sütunlu caddenin girişindeki propylon (giriş) olduğu sanılan kapı kalıntılarına ait mermer mimari parçaların bulunduğu yer olduğunu önermiştir.
Selefkosluların zayıf yönetimi sebebiyle pek çok Kilikya kenti gibi Kastabala halkı da kentlerini ve köylerini terk etmiş, çoğu dağlara çekilmiştir.
Roma İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında, General Pompeius MÖ 67’de Batı Kilikya’daki korsanları, MÖ 51’de Roma konsüllerinden ünlü hatip Çiçero Doğu Kilikya’daki da dağ kabilelerini iskân etmiştir. Yeniden kurulan Kastabala’ya bölgenin derebeylerinden Tarkondimotos kral tayin edilmiştir.
Roma İmparatoru Sezar’ın MÖ 44’te Brütüs tarafından öldürülmesinden sonra çıkan iktidar mücadelesinde, saratejik konumundan dolayı Perslerle Romalılar arasında denge politikası kurmak için Antonius’u destekleyen Kral Tarkondimotos, Octavian ile Antonius arasında MÖ 31’de yapılan Actium deniz savaşında ölmüştür.
Roma İmparatoru Octavian tarafından bir süre cezalandırılan Kastabala’nın başına MÖ 20’de Tarkondimotos’un oğlu Philopar tayin edilmiştir.
Bu yeni dönemde siyasî yönden Anavarza, dinî yönden Kastabala öne çıkmış kentlerdir.
Tarkondimotos ve oğlu Philator tarafından 80 yıl yönetilen Kastabala, M.S. 260’da İran/Sasani kralı I. Şapur tarafından fethedilmiştir.
Roma İmparatorluk devrinde altın yıllarını yaşayan Kastabala’ya, “Hieropolis Kastabala” denilmiştir. “Hieropolis” tapınak kenti, “Kastabala” tapınak düzlüğü anlamına gelir.
5.yüzyıl başlarında Bizans İmparatorluğuna başkaldıran İsauralı Balbinos’un eline geçen Kastabala, kısa bir süre için Anavarza metropoline bağlanmış, 431’de Efes’te yapılan dini konseye katılmıştır.
525 ve 565 yıllarındaki iki büyük deprem felâketinde ve arkasından çıkan salgın hastalık veba nedeniyle terkedilen Kastabala, harabe haline gelmiştir. (5)
Kastabala Antik Kentinden günümüze ulaşan yapı kalıntıları arasında en önemlisi hiç şüphesiz Sütunlu Caddesi ve Tiyatrosudur. Kentin dört bir yanını çevreleyen kaya oyma ve anıt mezarlar, 5 km. Kuzey-Doğusunda, Düziçi/Karagedik Köyü civarındaki kaynaktan açık kanallarla kente getirilen su kanalına ait Nergislik Mahallesindeki su kemerleri, Roma dönemine ait taşlarla 5. Yüzyılda yeniden inşa edilen Kilise ile 13.yüzyılda yapılan Kale, de antik kente gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Kastabala Antik Kentinde 2009 yılında kazı ve restorasyon çalışmalarına başlayan Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgut Hacı Zeyrek diyor ki;
“Kastabala’da sütunlu caddeler, tapınak alanları, hamam, tiyatro ve nekropol alanlarında kazılar yapacağız. Ancak bir dizi sorunlarla boğuşuyoruz. Güneş altında çalışacak işçi bulmakta güçlük çekiyoruz. Bu yıl asgari ücretle ve sigortalı olarak çalıştırdığımız mahkûmlarla buna çözüm bulduk. Kırmıtlı Köyü’nde yaşayan vatandaşların da antik kent bölgesinde tarım arazileri var. Biz kazı yaparken, bu insanlar 20 metre ilerimizde tarlasını sürüyor. Antik kentin içinden yüksek gerilim elektrik hattı geçiyor. Devlet elektrik direkleri tarihi dokuya aykırı bir görüntü ortaya koyuyor. Tarihi kalıntıların siluetini bozuyor. Bu direklerin de kaldırılması gerekiyor” (6)
Kastabala Antik Kenti kazıları Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faris Demir tarafından devam etmektedir.
-----------------------------------------
1-Karatepe Açık Hava Müzesi, Sergi Salonu
2-M. Hamdi Sayar, “Çukurova’nın Kutsal Kenti Kastabala” makalesi, Arkeoloji ve Sanat dergisi
3-Bekircan Tahberer, “Antik Kilikya Sikkeleri” makalesi, yayınlanmadı
4-Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, Çev. Prof. Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay. İst. 1993
5-Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, Kilikya’da Epigrafi ve tarihi Coğrafya Araştırmaları raporları, Adana Müzesi arşivi
6-Turgut H. Zeyrek, gazeteler