Ne çok kandırır olduk kendimizi. Örneğin sabah karşılaştığın bir insanın ilk sorusu;
-Nasılsın?
Verdiğimiz cevap o kadar basit ki?
-İyiyim sen nasılsın…?
-İyi şükür..
Oysa hiç iyi değiliz. Canımız yanıyor. İnsanlar intihar ediyor, kadınlar öldürülüyor, çocuklar taciz ediliyor, doğa katlediliyor, hayvanlara zulmediliyor, kolay para için cinayetler işleniyor, en küçük kabahat müebbetle bitiyor. Uluslararası alanda her geçen gün eriyor bir o kadar üşeniyoruz. Kaybediyoruz. Kazananlar daha çok, kaybedenler onlardan daha çok kaybediyor. Canımız yanıyor. Herkesin bildiği suçlara diğer herkes kulak ve göz kapıyor.
Nasılsın..?
İyi değilim Niyazi .. Hiç değilim…
Siftahsız günler, boğazımıza kadar battığımız yasal soyguncu bankalar.. Dibine kadar battığımız vergi yumağı.. Geç bunları Niyazi...Biz bitmişiz. Sen de bittin belki ama; içindeki umut seni ayakta tutuyor. Ayakta tutuyor derken; sadece nefes alıyorsun. Nefes almak yaşamak ise...Ben deyim değil... Yaşamak Var olmaktır.. Kör Yaşar gibi.. Nam-ı diğer Yaşar Kemal .. Sen nefesini al... O Yaşasın.. Sahi Niyazi sen ne kadar yaşadın bu dünyada. ?
Hem biliyor musun Niyazi? ben iyi değilim... Bütün ülkem gibi. Tek fark bir çoğu gözlerini aydınlığa kapamışken; tek suçum kör olmamak..
Biribirmizin gözleri olmasa ne kadar nefes aldırdık.? Nefes alırdık diyorum ya... Sen ona yaşamak diyorsun.. Bence değil..
Boş ver Niyazi.. Sorma bana..
İyiyim iyi. Bir dilencinin yüzde birinden az para kazanırken, bir dilenciden az daha mutlu olmaya razı olmaya dünden kabul isek.. Ne deyim. Sahi ne sormuştun?
Nasılsın? evet hatırladım Niyazi..
Türkiye gibi gibiyim...
Görürken susuyorum..
Çünkü ;
Ben de senin gibiyim;
Susturulmaktan korkuyorum...