Her gün yazan bir gazeteci olarak yıllardır yazdıklarımızın hiç bayatlamadığı ve dün yazılanın sanki bugünü anlattığını ortaya koyan 2016 yılında yazdığım iki yazımı bir kez daha okuyunca...

Her gün yazan bir gazeteci olarak yıllardır yazdıklarımızın hiç bayatlamadığı ve dün yazılanın sanki bugünü anlattığını ortaya koyan 2016 yılında yazdığım iki yazımı bir kez daha okuyunca 'yeniden bir yazı yazmaktansa en iyisi yıllar önce yazdığını güncele' diyen yaza yaza yorulan parmaklarımı dinleyerek bugün, dün yazdığım iki yazımla karşınızda olduğumu sizde his edin ve neden bir adım ileri gidilemediğini ve siz okur, vatandaş ve halk olarak kendinizde kenara koymadan bundan sorumlu olanların kimler olduğunu az olsun düşünün derim..
İşte o 2016'da yazılan ama sanki bugünü anlatan iki yazım daha..

**Gençler Sahada Tutulmalı..
Şu an cumhurbaşkanı yardımcısı olan Cevdet Yılmaz bakan iken Ardahan’a geldiğinde kendisine bir öneride bulunmuş ve bu önerimin kanun haline getirilip, uygulanması halinde başta hala devam eden göç olmak üzere bir çok sorununa çözüm bulacak olan ‘Gençleri Yeşil Sahada Tutalım’ önerimi buradan bir kez daha tekrarlamak isterim..

Daha sonra, bugün kirayı ödeyemediği gerekçesiyle kapısı kapatılıp, diğer dernek, federasyonlar yani bölgeyi, Ardahan'ın, ülkeyi kurtaracağız diye kurulup, yazın saz, kışın kaz ile kendilerini bile kurtaramayan stk'lar dediklerimiz gibi cebe giren Ardahan Dernekler Federasyonu ARDAFED'in başkanı iken de aynı önerimi bugünlerde ne kendisi nede gemiciklerle uğraştığı söylenen oğlunun gündemde olmadığı zamanın başbakanı Binali Yıldırım'a davet edildiğim bir toplantısın da  kendisine önermiş ve bu yönde bir hayli geniş anlatımlı bir dosyayı  kendisine de sunmuştum.

Ve bugün daha etkili bir makamda bulunan ve cumhurbaşkanı yardımcısı olan Cevdet Yılmaz ile Binali Yıldırım'a sunduğum bu önerimi dönemin Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay’ın bir önerge ile TBMM’sine götürmesini de önermiştim.

O öneri aynen şöyle;
1- Başta, birilerinin dün sahip çıkmadığı bugün ise kendi siyasi ve ticari reklamları için sözde sahip çıkıp, kurtaracaklarını iddia ettikleri ve Serhat Ardahan Spor 75 adıyla aynı ad ile yeni bir takımın daha kurulduğu ikiye bölünen Serhat Ardahan Spor olmak üzere Göle Spor ve ülkede ki diğer tüm yerel amatör futbol takımlarında yer alan, alacak tüm futbolculara en azında bir asgari ücret ödenmesi..

2- Ülke genelinde ikinci iş olarak yapılan ve bana göre adaleti sağlayan hakimlerden farklı olmayan hakemliğin maaşlı bir hale çevrilmesi.. 

Ve bu önerinin geliştirilip, gençleri dağlara değil, yeşil sahaya çekecek olan ‘Sporcu Olabilir’ denilerek, bu yönde sağlık raporunu alan her gencin yeşil sahalarda tutulması için maaşlı futbolcu dönemi başlatılmalı..

Bu öneri genişletilebilir ve her sağlıklı gencin o yıllardır bombalanan ama bir türlü bitmeyen olaylara sahne olan güzelim dağlara değil, yeşil sahada tutmaya çalışmak en doğrusudur.. 

**Ortada olan ama görülmeyen yerel sorunlar..
Bir yılın daha bitmesine az kaldığı şu günlerde, ‘2024 yılını nasıl bitirdiniz? diye bir soru sorulursa başta gözlerinde pembe gözlüklerle dolaşan siyasiler ve gazeteci geçinenler olmak üzere yerel idarecilerden ‘Çok iyi geçti, bir çok sorunu çözdük’ derler..

Peki aynı soruyu halka, o sorunlar ile baş başa bulunan vatandaşlara sorsanız nasıl bir cevap alırsınız?
İşte oradan şüpheli bir olarak öncelikle biz yerel gazetecilerin olmak üzere kimsenin dertlerini gündeme getirmediğinden yakınıp, bir soruya bin derdi sıralayarak cevaplamaya çalışırlar..

Ama aynı halk ise adına yerel ve ulusal sorunlar dediğimiz onca sorunun çözüm beklediği ülkemin sınır kenti Ardahan başta olmak üzere var olan  sorunların çözümü için asıl baskı gücü olacak olan halk ve vatandaşında ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ yolunu izler..

Tabi bu sorulara cevap vermeden önce bugün bölgeye ilk ofset makinayı götüren, ilk günlük gazetesini çıkaran ve bugün hala birçok kişiyi çalıştıran, gazeteci yapan yayın grubumuzun Ardahan ve  İlçelerine yatırımlar yaparken yaşadığı bürokratik sorunları da hatırladım..

Çünkü Ardahan’ın en büyük ilçesi olan Göle’de gazete açarken, bizim burada gazete çıkarmamız için orada evimizin olup, olmadığı bizzat polise yazılan yazı ile tespiti istenmiş ve Ardahan’a olduğu gibi Göle’ye, Hanak’a ve Çıldır’a ofset makinalar götürüp, gazete çıkarmak istediğimiz günlerde yaşadığımız onca sıkıntının bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntının baş sorumlusu olduğunu iç çekerek yeniden hatırlıyordum..

Ve yanımızda çalışan, evine ekmek götüren, gazeteci ettiğimiz SGK’lı sayısının nasıl 21 den 5-6’ya düştüğünü ve işsizler ordusuna yenilerinin katıldığını bana hatırlatan bürokratik engeller ve bölgeyi, ülkeyi kurtaracak denen sözde ekonomik paketinin de diğer paketler gibi çokta tutmayacağını söylersem umut kırıyor demeyin..

Buna neden ise bugün aslında çıkarılan yatırım paketlerininim işe yaramadığını ortaya koyan ve bu nedenle işlemeyen, bir yatırımın yapılmadığı Ardahan'da ki yolu, alt yapısı, ışıklandırılması olmadığı için yıllardır bir çivinin bu ve buna benzer sorunlar yüzünden çakılmadığı anlaşılmayan ve başka yere taşınmak istenen Ardahan'ın mevcut Organize Sanayin Bölgesinin boş kalan sahasında kendisini asarak intihar eden iş adamını hatırlamamın yanı sıra onca bildiğim ve devlete güvenip, bürokratik ve siyasal engeller dolaysıyla batan iş insanları gibi çıktığı evin damından düşen Nasrettin Hoca’nın, ‘Siz gidin de damdan düşen birisi gelsin benim yanıma demesidir..