'İBAN'la topladığınız deprem paralarını, siyasi afiş ve pankartlara konu olan 128 milyon doları ne yaptınız?' diye sorulduğunda verilen cevapları hatırlıyor musunuz?
Ya da daha ileriye gidip, şu yeniden gündeme gelen barış sürecine asıl onlar, engeller dediğiniz ve adlarına da 'Kırmızı, Mavi Yeşil Kategoridekiler' ve başına 5 milyon, 3 milyon, 1 milyon ödül' koyup, sonra İsrail'i kıskandıran bir eda ile "Kırmızısını şura da, Mavisini ise burada, Yeşilini de orada nokta vuruşu ile etkisiz hale getirildi.." denilmesine karşın 40 yıldır bir türlü bitmeyen ama TRT başta olmak üzere havuz medyaya göre bitti..' denilenlerin imhaları için buraya ayrılan paraları da sormak gerekir mi? Yani hazine de kalmadı denen paraların, dolarların hesabı sorulduğunda, "yol yaptık, köprü yaptık, siz bir kurşunun kaç lira olduğunu biliyor musunuz?' savunması yapan mevcut iktidarın hakkını da yememek gerek..
Her ne kadar yapılanların sadece 5 müteahhit aracılığıyla yaptırılıldığı söylense de torunumun, torunu borçlanırken turizm sezonun da dünyanın geldiği söylenen turistik kent olarak bilinen Marmaris'e giden yollara köprülere bakmak yeter artar bile..
Çünkü buradaki yollar da Hanak Koyunpınar, Damal köy yollarını aratmaz durumda..
'Siz bırakın yolları.. Zamanı değil, terör ülkeyi bölecek..' denildiği ama kimsenin bölmediği, bölmek istemediği ülkenin bölünmüş denilen yollarının hem bu yakada hem de benim yakam Ardahan'da bir türlü bitmediğini yazarken kendimi yine yoldan çıkmış olarak paralı otobanda buluveriyorum.
Ve Kafkasya'ya açılan yolun üzerinde bulunan Posof Ulgar gibi tünellerinin açılmadığı bir zamanda ve demir ipek yolu denen KTB üzerinde bir tren istasyonu kurulamadığından kara trenin pardon Doğu Expresinin gelmediği, havaalanı yapılmayan, Gürcistan ve Ermenistan'a komşu, iki ülkeye sınır kentinden kalkıp, düştüğümüz yollarda yaşanacak bir depremle %70'inin yerle bir olacağı iddia edilen gecekondu metropolu İstanbul'a geldik o çok pahalıya yapıldığı ve geçmeyenden bile para alındığı söylenen yollardan..
Yetmedi her geçişi bir uçak bileti parası olan Osmangazi köprüsüne ulaşmak için bedava denen ama onların da paralı olduğu Marmara boğaz köprülerinden, ya da deniz altından geçip, tatil kenti Marmaris'e, hem de deniz sezonunun kapandığı bir zamanda Ege'ye doğru yol almaya başladık, kesintisiz ama çok paralı otoyollardan...
Bir türlü yapılamayan yerli araba gibi her yaz yaşanan orman kesimi ve yangınlarından kurtarmak için alamayıp, aradığımız, kiraladığımız elin yangın söndüren uçaklarının pist olarak kullanabileceği genişliği ve güzelliğindeki yolların hep batıya yapıldığını gördüğüm İstanbul-İzmir yolu boyunca isimleri oksijen olan tesisler dışında insana oksijen vermeyen ne bir şehir, ne bir kasaba ne de bir belde ya da köyle karşılaşmamanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Neden ise yorulan gözlerim değil, bir hayli geniş olan yolların sınırlarında olan kentlerin yakınından geçmediğindendi..
Ve 'Nankörler 80 yıl boyunca yoktu, 22 yılda biz yaptık..: denildiğinde
En çok üzüldüğüm ise Çıldır gölü gibi batı yakasını özlediğim körfezi saran Gölcüğü, babamın son yıllarını geçirdiği Yalova'yı yetmedi 4. metropol Uludağ'lı yeşil denen ama onunda gün geçtikçe beyaz betona boğulduğu Bursa'yı, siyasi cinayetlerin işlendiği söylenen ve hala karanlıkta kalan kamyon cinayetinin yaşandığı Susurluğu da göremedim..
Kentleri, kasabaları öteleyen Balıkesir'i es geçen kömürü ile ünlü Soma'yı, ihtiyacını hissettiğim bir yaşta Osmanlı padişahlarını ayakta tutan mesir macununu tatmadan geçtiğim Manisa'yı, 'gavur var' diyerek adı ağızlara alınmak istenmeyen İzmir'e "ileri marş marş" şarkısıyla el sallattırılan paralı otobanda delik cebimin içine incir ağacı dikilmiş halde Aydın'a yaklaşmıştım.
Ve adının başında Türkiye olmasına karşın yani şu ünlü T.C harfli olan ama üye sayısı bir elin beş parmağını geçmeyen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Basın Konseyi gibi İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Basın İş Sendikası Ekonomi Muhabirleri Derneği gibi kuruluşların ve CHP'nin eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da katılacağı ve fikir teatisinde bulunacağını düşündüğüm toplantıya katılmak için kentleri görmeyen yollara düştüğümü anladım.
Ve bu anlatıla, anlatıla bitirilemeyen ama Ambulansların bile durdurulup, para alındığına da şahit olduğum pahalı, paralı yollarda hem maddi, hemde manevi olarak çok yorulurken..