Godzilla Minus One, yüksek görüntü ve ses kalitesiyle izlenmesi gereken, savaş sonrası Japonya’da geçen derinlikli bir film
Bugün konuşacağım film "Godzilla Minus One". Film, birkaç gün önce Netflix kütüphanesine giriş yaptı. Yaklaşık bir hafta önce de Prime Video kütüphanesine gelmişti. Ben tabii oradan izledim. Öncelikle filmi kesinlikle yüksek görüntü kalitesi ve yüksek ses kalitesi bulunan bir cihazda izleyin. Ülkemizde vizyona girseydi eğer, gidip en yakın IMAX salonda izlemek isterdim. Sağlık olsun. Godzilla’nın son çıkan filmleri ağzımızda ekşimsi bir tat bıraksa da "Godzilla Minus One" yani namı diğer "Gojira 1.0", Monsterverse evrenini sevenler için bir başyapıt. Blockbuster sinemanın süper kahraman ve B tipi aksiyon filmlerinden oluşan bitki örtüsünde biraz olsun kaliteli bir film görebilmek gerçekten insanı mutlu ediyor.
Gel gelelim filmimize, Japonya'nın savaş sonrası döneminde geçiyor. İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkilerinin ardından Japonya, ekonomik ve sosyal açıdan büyük zorluklarla mücadele etmektedir. Bu zor dönemde, Godzilla'nın ortaya çıkışı, zaten zayıflamış ve toparlanmaya çalışan ülke için bir başka büyük felaket olur.
Madem konudan girdik, hikayede sevdiğim noktalardan bahsetmek istiyorum birazcık. Godzilla filmlerinde insanları izlemek başlı başına aşırı sıkıcı bir aktivitedir. Örneklerini çok gördük. Çünkü hiçbirinin ne bir derinliği ne de bir özelliği vardır. Çoğu Godzilla filmi böyledir aslında. Karakterleri önemsemez. Ama konu Japonlar olunca karakter yazımı konusunda ustaca bir iş çıkarmış. Öyle ki Godzilla'nın ekran süresi diğer filmlere göre bir tık az ama bu kesinlikle sırıtmıyor. Ana karakterin derinliği, filmin özenle düşünülmüş bir film olduğunu düşündürüyor.
Hikayede bir diğer beğendiğim nokta ise Godzilla'dan korkan bir halk izlememiz. Kelimenin tam anlamıyla onun geri geleceğini düşünerek yaşamlarına devam ediyorlar. Bir kez bu felaketi atlattılar, bir daha geleceği de belli belirsiz. Bu yüzden halkı paniğe sürüklüyor. Halk, bir daha dev ayak sesleri veya o iğrenç kükremeyi duymaktan korkuyor. Ana karakterimiz onurunu kaybettiğini düşünüyor sürekli. Yaşadığı bir olaydan dolayı bunu düşünmekte olan karakterimiz bir yandan onurunu geri kazanmaya, bir yandan savaşın yıpratıcı havasına, bir yandan da Godzilla'nın korkusuyla boğuşuyor. Japonların içinden biri olan Shikishima, onların kültüründe onur çok önemlidir. Yaşadığı duygu değişimleri de seyirciye oldukça iyi yansıtılmış.
Filmin kurgusu kesinlikle sırıtmıyor. Hatta yer yer bana ilham veren kurgu teknikleri de oldu. Sinematografik anlamda güçlü ama bir o kadar da ruhsuz bir renk paletine sahip. Göz yoran cinsten değil. Ben aksiyon gerilimine bayılırım. "Godzilla Minus One" bunu en iyi yapan filmlerden biri kesinlikle. Müzikler defalarca dinlenecek seviyede iyi. 1954 yılında çıkan Godzilla filminin tema müziği de filmde bulunuyor. Çok severim ben şahsen o filmi de. Hızlı tempolu, yer yer vurucu, oldukça gergin bir film arıyorsanız uğrayabileceğiniz ilk durak "Minus One" olmalıdır. İyi seyirler dilerim.
Son olarak Christopher Nolan’ın film hakkında söylediği birkaç şeyi sizinle paylaşmak isterim:
“Godzilla Minus One'ı izledim ve muhteşem bir film olduğunu düşündüm. Çok heyecan verici olduğunu düşündüm. Açıkçası çok güzel yapılmış ve mekaniği çok etkileyici. Çok heyecan verici ama aynı zamanda önceki filminiz The Eternal Zero'nun ruhunu büyük ölçüde yansıtıyor. Ana hikaye Godzilla olmasına rağmen, ana hikayeyi çevreleyen konular etrafında bir derinliğe sahipti ve eğlenceli ve heyecan verici bir film. Ayrıca karakterlerin harika derinlikleri vardı ve gerçekten takdir ettiğim harika bir tarih anlayışı vardı.”
