İsterseniz başlayalım. Hafta hafta gidip ocak ayını size sunmak istiyorum. Merak etmediğim filmlerden ama gişe yapacağını düşündüğüm filmlerden de bahsettim. İyi okumalar.

Nosferatu13 Ocak Vizyon Takvimi Hakkında Görüşlerim

İlk hafta bizi büyük yönetmen Robert Eggers karşılıyor. Bu film ocak ayının en beklediğim filmi, sebebi de vampir filmlerine olan düşkünlüğümden kaynaklı. Ve Robert Eggers hayranlığım da eklenince, filmi izlemeyi iple çeker oldum. 2022 yılında The Northman izlediğimde, bir Hamletvari Viking filmi görmek beni heyecanlandırmıştı. Ve filme tek kelimeyle bayıldım. 2022 yılının en sevdiğim 3 filminden biriydi kendisi. Bir genç kadın ile ona aşık olan ve sonrasında daha önce hiç anlatılmamış bir dehşete neden olan korkunç vampir arasındaki takıntının gotik hikâyesini anlatıyor. Oldukça sıradan bir hikayeye Robert Eggers’ın katacağı yorumu merak etmekteyim. Heyecanla bekliyorum. Beklenti puanı gibi bir şey vermek doğru olur mu bilmiyorum ama, şehrimde çıkarsa ilk günden giderim diyebilirim. Malum sinema şirketlerinin küçük şehirleri görmezden gelmesinden ötürü şehrimde çıkarsa ifadesini kullanmak durumundayım. Sadece bir seyirci değil sinema aşığı biri olarak bu durum beni üzüyor.

Oh, Canada. Dağıtımcılığını Başka Sinema üstleniyor. Paul Schrader yönetmenliğindeki filmde usta oyuncular yer alıyor. Richard Gere, Uma Thurman, Jacob Elordi, Michael Imperioli gibi daha birçok ismin bünyesinde olması bir yana, Paul Schrader gibi usta bir yönetmenin yazıp yönettiği bir filmin belli bir seviyede olacağı kanaatindeyim. Böyle dolu bir kadronun da belli seviye altında film kabul edeceğini sanmıyorum. Richard Gere bu filmle beraber eski formunu yakalar umarım. Vietnam Savaşı'nda askerlik yoklamasından kaçınmak için Kanada'ya kaçan Kanadalı-Amerikalı bir solcu olan, ölümün eşiğindeki işkence görmüş bir yazarın hayatını inceliyor. Oldukça sert ve yoruma açık bir konu; usta yazarın elinde nasıl bir filme dönüşmüştür hayal bile edemiyorum. Beklentim de, şehrimde çıkarsa ilk günden giderim.

3 Ocak haftası bu kadardı. “Hüddam” ve “Doğulu” gibi filmler de çıkıyor. İlgimi pek çekmedikleri için listede yer vermek istemedim. Her hafta türevi çıkan filmler çünkü ikisi de. İnsan sıkılıyor artık.

Companion10 Ocak Haftası

Muhtemelen gişenin içinden geçecek olan Beyza Alkoç kitabının uyarlaması Karantina çıkıyor bu hafta. Oldukça büyük bir okur kitlesi var. Benim radarımda değil ama izlemek isterseniz, kitabın hayranıysanız bir göz atmanızda fayda var.

Companion çıkıyor bu hafta. Aşırı beklediğim bir film değil ama fragmanı hiç fena değil. Drew Hancock tarafından yazılıp yönetiliyor. Filmin konusu şu an tam olarak açıklanmamış, bir gerilim filmi olarak tanımlanıyor. Başrollerde Jack Quaid, Sophie Thatcher ve Harvey Guillén gibi ünlü oyuncular yer alıyor. En iyisi fragmanı siz izleyip karar verin. Ben başka yorumladım, arkadaşlarım başka yorumladı. Bu yüzden merak ettim. Film, şiddet, cinsel içerik ve küfürlü dil nedeniyle R derecesi almış durumda ve 10 Ocak 2025'te Türkiye’de vizyona girecek. Umarım ful sansürlü izlemeyiz bu filmi de. Genelde bir filmi çürütmek adına ellerinden geleni yapıyorlar. Son zamanlarda yaşamadık ama belki de yaşadık. Hiçbir zaman bilemeyeceğiz. O sahneler kesilmiş ve çöpe atılmış olacak. Oldukça can sıkıcı bir durum haline geldi bu sansür mevzusu. Bazılarına göre de, “Bırak abi kötü filmi sansürlesinler zaten” fikri kalıplaşmış. Bir filmin iyi ve kötü olacağını izlemeden nasıl belirliyorsunuz merak ediyorum açıkçası. Yukarıda ilgimi çekmeyen Karantina filmine yazımda yer verdiysem, yaptıkları işe –sinemaya– saygı duyduğumdan dolayıdır. Her hafta çıkan cin filmlerine aynı perspektifle yaklaşamıyorum maalesef.

Wolfman17 Ocak Takvim Yorumu

Haftayı şanssız bir filmle açıyoruz. Başta Ryan Gosling başrol olacaktı fakat kendisi filmde yönetici yapımcı olarak yer almayı tercih etmiş. 1941 yapımı filmin yeniden yapımı olan Kurt Adam, Universal Canavar evrenini yeniden yorumlayan bir evrenin parçası. Ben aynı yönetmenin Görünmez Adam filmine bayılmıştım. Gerçekten tüyleri diken diken eden bir gerilim filmiydi. Filmde, karakter bir kurt adam tarafından ısırıldıktan sonra lanetlenir ve dolunayda korkunç bir yaratığa dönüşür. Başrolde Christopher Abbott yer alıyor. Bakalım nasıl bir film olacak, son yıllarda kurt adam türünde çok az film çıkması insanı üzüyor açıkçası. Wolf Of Snow Hollow veya Werewolves Within harici aklıma film gelmedi. Yönetmen aynı zamanda Upgrade gibi kesintisiz bir aksiyon filmi çektiği için Wolf Man filminin emin ellerde olduğunu düşünüyorum. Son olarak, filmin posteri çok havalı duruyor. Beklenti puanım ise, çıkarsa giderim derim.

Aynı hafta radarımda olan bir film yok galiba. Kirpi Sonic 3 var ama artık bu serinin tamamen hortumlanmak üzere devam ettirildiğini düşünüyorum. İlk film keyifliydi gayet, neden devam ediyor? Kutsal Damacana serisinin devam filmi de aynı hafta çıkıyor. 4. filmi izlemedim ve muhtemelen bunu da izlemem. Kutsal Damacana tek filmle kalmalıydı bana göre. Gayet başarılı bir parodi filmiydi.

In The Grey

24 Ocak: Looney Tunes ve Guy Ritchie Geri Dönüyor

The Day the Earth Blew Up: A Looney Tunes Movie, Looney Tunes külliyatının devam halkası olan film, 24 Ocak’ta sinemalarda. Buna giderim belki. Eğlenceli duruyor.

Guy Ritchie’den hala umudumu kesmedim. Covenant sonrası umudum tekrar alevlendi. “Bu adam çok iyi bir film daha yapacak” dedirtti. Umarım o film In the Grey olur. In the Grey, iki kurtarma uzmanının, üst düzey bir kadın müzakereciyi güvenli bir şekilde kaçırmak için bir kaçış planı yapmalarını konu alıyor. Başrollerde Jake Gyllenhaal, Henry Cavill ve Eiza González yer alıyor. Durmayan aksiyon sahnelerine ev sahipliği edeceği söyleniyor. Bakalım, umarım sevebilirim. Beklenti puanı olarak, çıkarsa belki giderim derim.

31 Ocak: Ayın En Büyük Beklentisi – Mickey 17

Ocak ayının başlangıcı gibi bitişi de efsane bir film ile noktalanıyor sanırım. Mickey 17, kendisi bir kitap uyarlaması. Konusundan ne kadar bahsetsem sürpriz kaçırır bence. İnsanların yapaylığı ile alakalı insani deneyimleri konu alan kimlik ve varoluş sorgulaması yapan bir film. Son yıllarda bu kadar beklediğim bir bilim kurgu olmamıştı. Yönetmen de Parasite, Memories of Murder gibi filmlerin yönetmeni olunca insan ister istemez meraktan havalara uçuyor. Başrolde The Batman filminin yıldızı Robert Pattinson yer alıyor. Ayrıca Mark Ruffalo, Tilda Swinton gibi isimler de ona eşlik ediyor. Bu filme olan beklentimi kelimelere dökemem. Beklenti puanı olarak, çıktığı günün ilk seansında giderim diyebilirim. Ve düşününce 2025 yılından daha çok beklediğim bir film yok. Umarım salonda yine ışığı ve sesi kısıp tasarruf etmezler. Ve umarım şehrimde vizyona girer. Kendinize iyi bakın, sinemayla kalın.