Günümüz toplumunda, bireylerin değeri genellikle ekonomik güçleri, meslekleri, dünya görüşleri veya soyadları gibi dışsal faktörlere göre ölçülüyor.

Ancak, bu tür kriterlerin yanıltıcı ve yüzeysel olduğunu düşünüyorum. Bana göre, bir insanın gerçek değeri insani duruşu ve adalet anlayışında yatar. İşte bu nedenle, toplumsal karşılık, ekonomik güç, meslek, dünya görüşü veya soyadları gibi etiketler benim için anlam ifade etmez. Tek kıstasım, bir insanın insani duruşu ve adalet kavramıdır.
 

İnsani Duruş: İnsani duruş, bir kişinin empati, saygı, dürüstlük ve nezaket gibi değerlerle hareket etmesidir. Bir insanın ne kadar zengin olduğu, hangi işte çalıştığı veya hangi aileden geldiği, insani duruşuna dair bir fikir vermez. Asıl önemli olan, karşısındaki insanlara nasıl davrandığı ve toplumda nasıl bir iz bıraktığıdır. İnsani duruş, kişinin gerçek karakterini ve içsel değerlerini yansıtır.
 

Adalet Kavramı: Adalet, sadece hukuki bir terim değil, aynı zamanda günlük hayatımızda da rehberimiz olmalıdır. Adil olmak, herkesin hakkını gözetmek, eşitlik ve dürüstlük temelinde hareket etmektir. Bir insanın adalet anlayışı, onun dünyaya ve çevresindekilere nasıl bir katkıda bulunduğunu gösterir. Adaletli bir insan, kendi çıkarlarını başkalarının zararına olacak şekilde ön plana çıkarmaz, aksine herkesin haklarına saygı gösterir ve haksızlıklarla mücadele eder.
 

Merkeziyetçi Yaklaşım:  Kendini yaşamın merkezine koyan ve etrafındakileri küçümseyen insanlar, genellikle kendi içsel boşluklarını ve güvensizliklerini gizlemeye çalışırlar. Ancak, bu tür bir yaklaşım, sadece toplumsal ilişkileri zedeler ve güven duygusunu yok eder. Herkes kendi hayatının merkezindedir ve bu doğal bir durumdur. Ancak, başkalarının hayatlarını küçümsemek veya onları salak yerine koymak, sadece kişinin kendi insani eksikliklerini ortaya koyar.
 

Herkes Her Şeyin Farkında:  Unutulmamalıdır ki, insanlar düşündüğünüzden çok daha bilinçlidir. Herkes kendi hayatının ve çevresindekilerin farkındadır. Bu nedenle, başkalarını küçümsemek veya onların zekasını hafife almak, sadece kişinin kendi dar görüşlülüğünü gösterir. Gerçek zeka ve bilgelik, başkalarını anlama, onlara saygı gösterme ve adil davranma yeteneğinde yatar.


Sonuç olarak, bir insanın değeri, dışsal etiketlerden çok daha fazlasıdır. Ekonomik güç, meslek, dünya görüşü veya soyadı gibi faktörler, sadece yüzeysel değerlendirmelerdir. Gerçek değer, insani duruş ve adalet kavramında yatar. Kendini yaşamın merkezine koyan ve başkalarını küçümseyen insanlar, aslında kendi içsel eksikliklerini ortaya koyar. Herkesin kendi hayatının merkezinde olduğunu kabul etmek ve onlara saygı göstermek, gerçek insani duruşun ve adaletin temelidir. Bu nedenle, bir insanı değerlendirirken, dışsal etiketlere değil, içsel değerlere odaklanmalıyız.