Türkiye'de son 12 yılda yapılan dört büyük infaz düzenlemesi, cezaevlerinden toplu tahliyelere yol açtı.

2012, 2016, 2020 ve 2023 yıllarında çıkarılan bu düzenlemeler, suçluların serbest bırakılmasıyla birlikte toplumda çeşitli tartışmalara neden oldu.

Bu infaz düzenlemeleri, cezaevlerindeki doluluk oranını düşürmek ve adli sistemi rahatlatmak amacıyla yapılmış olsa da, halk arasında güvenlik endişeleri, suç oranlarında artış beklentisi ve adalet algısında zedelenme gibi toplumsal etkiler yarattı.

Toplumun geniş kesimleri, özellikle mağdur yakınları, bu düzenlemelere karşı endişe ve tepki göstermekte.

Son 12 yılda Türkiye'de dört kez infaz düzenlemesi yapılmış ve bu düzenlemelerle cezaevlerindeki birçok suçlu toplu olarak serbest bırakılmıştır. Bu düzenlemeler, 2012, 2016, 2020 ve 2023 yıllarında yürürlüğe girmiş ve toplumda derin izler bırakmıştır. Hükümetin cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak, yargı sistemini rahatlatmak ve mahkumların topluma kazandırılmasını sağlamak gibi gerekçelerle yaptığı bu düzenlemeler, çeşitli sosyal ve psikolojik sonuçlar doğurmuştur.

Cezaevlerinin Boşaltılması ve Halkın Güvenlik Endişeleri

Her infaz düzenlemesi sonrasında cezaevlerinden binlerce kişi tahliye edilmiş, bu durum toplumda özellikle güvenlik endişelerini artırmıştır. Birçok kişi, suç işleyen bireylerin yeterli cezayı almadan serbest kalmasının, suç oranlarında artışa yol açabileceği endişesini taşımaktadır. Bu durum, özellikle büyük şehirlerde yaşayan vatandaşlar arasında daha fazla hissedilmiş, halk arasında infaz düzenlemelerine karşı güvensizlik oluşmuştur.

Tahliyelerle birlikte topluma yeniden karışan suçluların, özellikle tekrar suç işleme riskinin yüksek olduğu düşünülmekte ve bu da toplumun genel huzurunu zedelemektedir. Özellikle ağır suçlardan hüküm giymiş kişilerin tahliyeleri, suç mağdurları ve onların yakınlarında derin bir travma yaratmakta ve adaletin yerini bulmadığına dair bir algı oluşmaktadır.

Mağdurların Tepkisi ve Adalet Algısı

İnfaz düzenlemelerinin bir diğer önemli toplumsal etkisi ise mağdur yakınlarında yarattığı hayal kırıklığıdır. Özellikle cinayet, tecavüz gibi ağır suçlardan hüküm giyenlerin serbest bırakılması, mağdurlar ve aileleri için adaletin sağlanmadığı hissine yol açmaktadır. Toplumda, adalet sistemine olan güvenin azalmasına neden olan bu durum, "cezasızlık" algısını güçlendirmiştir. Mağdurlar, suçluların cezalarını tam anlamıyla çekmeden serbest bırakılmalarına karşı çıkmakta ve bu durumu "toplumsal vicdan" açısından bir yara olarak değerlendirmektedir.

Özellikle 2020 yılında çıkarılan ve COVID-19 pandemisi sebebiyle hayata geçirilen geniş kapsamlı infaz düzenlemesi, geniş kesimler tarafından tartışılmıştır. Pandemi gerekçesiyle çıkarılan bu düzenleme, suç türüne bakılmaksızın binlerce mahkumun tahliyesine yol açmış ve bu da toplumun bazı kesimlerinde büyük tepkiye yol açmıştır.

Adli Sistem ve Eşitlik İlkesi Tartışmaları

İnfaz düzenlemelerinin bir diğer eleştirilen yönü, adli sistemdeki eşitsizliklerdir. Bazı suçlular, belirli kriterlere göre cezaevlerinden erken tahliye edilirken, benzer suçlardan hüküm giymiş diğer kişiler aynı haktan yararlanamamakta; bu da hukuk sistemindeki eşitlik ilkesinin zedelendiği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. İnfaz düzenlemelerinin bu anlamda adaleti sağlama değil, toplu bir affın maskesi olduğu eleştirileri sık sık dile getirilmektedir.

İnfaz düzenlemeleri sonrası, hükümlülerin rehabilitasyon sürecine yeterli önem verilmediği de bir başka tartışma konusudur. Serbest bırakılan mahkumların topluma yeniden kazandırılması sürecinde devletin desteği ve denetimi eksik kalmakta, bu da suçluların tekrar suça karışma ihtimalini artırmaktadır.

Toplumun Geleceğine Dair Endişeler

İnfaz düzenlemelerinin getirdiği toplu tahliyelerin uzun vadede toplumsal yapıyı nasıl etkileyeceği ise merak konusudur. Her dört yılda bir çıkarılan bu düzenlemelerin, gelecekte de devam edeceği yönündeki beklentiler, halk arasında "suç işleyenler nasıl olsa bir gün affedilir" algısını güçlendirmektedir. Bu algı, toplumda cezaların caydırıcılık işlevini zayıflatmakta, suçlulara verilen cezaların toplumsal düzeni koruma görevini yerine getirmediği düşüncesini doğurmaktadır.

Toplumun Talepleri

Toplumsal güvenin tekrar inşa edilmesi ve adalet algısının güçlendirilmesi için infaz düzenlemelerinin daha dikkatli ve adaletli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Halk, bu düzenlemelerin toplumun genel çıkarları doğrultusunda değil, bireysel hakların ve mağduriyetlerin gözetildiği bir adalet sistemi talep etmektedir. Suçluların serbest bırakılması sürecinin daha şeffaf ve öngörülebilir olması, toplumun genelinde oluşan güven bunalımını azaltabilir.

Türkiye'de son 12 yılda yapılan infaz düzenlemeleri, geniş çaplı tahliyelere yol açmış ve bu süreçte toplumda derin izler bırakmıştır. Bu düzenlemelerin uzun vadeli toplumsal etkileri, gelecekteki infaz politikalarının daha dikkatli ve adil bir zeminde oluşturulmasını gerekli kılmaktadır.