TARSİM "Yakınsama Girişimi Türkiye Ulusal Başlangıç Çalıştayı"na katıldı TARSİM "Yakınsama Girişimi Türkiye Ulusal Başlangıç Çalıştayı"na katıldı

Avrupa Komisyonu'nun hızlı alarm sistemi RASFF'in raporlarına göre, narlardan domateslere, kuru incirden limona kadar birçok üründe limitlerin kat kat üzerinde pestisit kalıntısı tespit ediliyor. Bu durum, yalnızca ihracatı değil, iç piyasadaki tüketici güvenini de sarsıyor. Eski Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, pestisit kullanımı ve denetim eksikliklerine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Avrupa’nın Tespit Ettiği Sorunlar

Avrupa ülkelerinde yapılan testlerde Türkiye menşeli ürünlerde ciddi kalıntılar bulundu. Romanya'da yapılan analizlerde domateslerde izin verilen limitin 34 katı pestisit tespit edilirken, İspanya Türkiye’den gönderilen kuru incirlerde 48,75 kat fazla "Okratoksin A" maddesi bulunduğunu açıkladı. Bu durum, Türk tarım ürünlerine olan güveni zedelerken, ürünlerin geri gönderilmesine neden oldu.

Geri Dönen Ürünler Ne Oluyor?

İhraç edilen ürünlerin, ilaç kalıntısı ve zararlı analizleri sonrası geri iade edildiğini belirten Güngör, imha sürecine dair şüphelerini dile getiriyor:
"Bu ürünlerin imha edilmesi gerektiği söylense de, 40-50 yıllık meslek hayatımda bir ürünün imha edildiğini görmedim. Fotoğraflarla kanıtlanması gerekiyor. Genellikle bu ürünler Irak, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelere daha düşük fiyatlarla satılıyor."

Denetimsizlik ve Yanlış Kullanım Sorunu

Türkiye’de pestisit kullanımındaki hatalara dikkat çeken Güngör, özellikle seralarda yapılan ilaçlamanın sık aralıklarla yapılmasının kalıntıya neden olduğunu belirtti:
"Her ilacın üzerinde hasat öncesi beklenmesi gereken süre yazar. Ancak bu süreye uyulmadığı için domates, salatalık ve biber gibi ürünler ciddi risk taşıyor."

Pestisitlerin etkisiz hale gelmesiyle dozun sürekli artırıldığını ifade eden Güngör, bu durumun hem insan sağlığını hem de ihracatı tehlikeye attığını vurguladı.

Avrupa ve Türkiye Arasındaki Farklar

Türkiye'de tarım ilacı satan bayi sayısının Avrupa'dakinden çok daha fazla olduğunu belirten Güngör, şu verileri paylaştı:

  • Türkiye’de 7 bin 798 tarım ilacı bayisi bulunurken Avrupa’da bu sayı 200-300 arasında değişiyor.
  • Türkiye'de tarım ilacı satanların çoğunun ziraat mühendisliği eğitimi almadığını vurgulayan Güngör, bu durumun bilinçsiz kullanım ve yanlış yönlendirmelere yol açtığını söyledi.

Çözüm Önerileri

Denetim eksikliği ve tarım politikalarındaki yetersizliklere dikkat çeken Güngör, çözüm için şu önerilerde bulundu:

  • Kooperatif ve laboratuvar sistemi kurulmalı: Üretim yerlerinde kooperatifler ve laboratuvarlar kurularak, ürünler hâlde detaylı incelenmeli.
  • Bakanlık personel sayısı artırılmalı: Türkiye’de 650 bin gıda işletmesi, yalnızca 7 bin 500 personel ile denetleniyor. Bu sayı artırılmalı ve liyakat esas alınarak uzmanlar işe alınmalı.
  • İç piyasadaki ürünler sıkı kontrol edilmeli: Türkiye’de üretilen ürünlerin yüzde 80-90’ı iç piyasada tüketiliyor. Bu nedenle iç pazarda denetimlerin artırılması daha büyük bir öncelik taşıyor.

Uzun Vadeli Tehlikeler

Pestisitlerin uzun vadede kanser, endokrin bozuklukları ve nörolojik hastalıklara yol açtığını belirten Güngör, tarım politikalarının yeniden yapılandırılması gerektiğinin altını çizdi:
"Türkiye'de tarım politikası var mı? Adı var, kendisi yok. Bakanlığın liyakatli uzmanlar ile bu sorunları çözmesi gerekiyor."

Türkiye’nin tarımda yaşadığı bu sorunlar, yalnızca ihracatı değil, halk sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor. Etkili denetim mekanizmalarının kurulması ve bilinçli tarım uygulamalarıyla hem iç hem dış piyasalardaki güvenin yeniden sağlanması kritik önem taşıyor.

Editör: Resul Özdil