17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye'nin deprem gerçeğine karşı yeterince hazırlıklı olmadığı görülüyor.

Ülkemiz, dünyanın en aktif fay hatlarından birinin üzerinde bulunuyor ve bu durum, Türkiye’yi her an büyük bir depremin tehdidi altında bırakıyor. Ancak, Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) ve kentsel dönüşüm projelerinin yaygınlaşmaması, toplumun bu felaketlere karşı yeterli önlem almadığını gösteriyor.

Türkiye'de yaşanan Erzincan, Marmara, Düzce, Van, Elazığ ve İzmir depremleri, ülkemizin yüksek deprem riski altında olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu felaketler, sadece can kaybına değil, aynı zamanda büyük ekonomik zararlara da yol açtı. Deprem bilincinin artırılması ve deprem riskine karşı gerekli tedbirlerin alınması bu acı tecrübelerden sonra daha da büyük bir önem kazandı.

Sigortasız Konutlar Risk Altında

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve "yüzyılın felaketi" olarak adlandırılan deprem, Türkiye genelinde deprem sigortası bilincini yeniden gündeme getirdi. Ancak, bu bilincin artması gerektiği gerçeği ortada. Marmara Bölgesi'nde sigortalılık oranı sadece %64,30 seviyesinde. İstanbul'da 4 milyon 153 bin konut bulunmasına rağmen, bu konutların sadece 2 milyon 612 bini ZDS'ye sahip. Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Balıkesir ve diğer birçok şehirde de sigortalılık oranları beklentilerin altında kalıyor.

Bu oranlar, ülkemizin deprem riskine karşı yeterince hazırlıklı olmadığını gösteriyor. Olası bir Marmara depremi, milyonlarca insanın hayatını etkileyebilir ve büyük mali kayıplara yol açabilir. Uzmanlar, İstanbul'da 2030 yılına kadar 7 büyüklüğünde bir depremin olma olasılığının %64 olduğunu belirtiyor. Bu felaketin 100 bini aşkın evin yıkılmasına, 6 milyon kişinin evsiz kalmasına ve 120 milyar liralık bir mali kayba neden olabileceği öngörülüyor.

Kentsel Dönüşüm ve Yapısal Güçlendirme Şart

Deprem sigortasının yanı sıra, kentsel dönüşüm projeleri de depreme karşı en önemli önlemler arasında yer alıyor. Özellikle deprem riski yüksek olan bölgelerde yapı stoğunun depreme dayanıklı hale getirilmesi, katı denetimlerin artırılması ve altyapının güçlendirilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm projelerinin başarılı bir şekilde tamamlanması, güvenli ve yaşanabilir şehirler inşa etmek için hayati önem taşıyor.

Bu süreçte, Bina Tamamlama Sigortası da önemli bir rol oynuyor. Kentsel dönüşüm projelerinin planlandığı gibi tamamlanması için müteahhitlerin iflas etmesi veya projeyi tamamlayamaması durumunda devreye giren bu sigorta, projelerin güvenli bir şekilde tamamlanmasını sağlıyor.

2028 İçin Hedef: 15,2 Milyon Sigortalı Konut

  1. Kalkınma Planı’na göre, 2024-2028 döneminde yerleşim yerlerinin ve toplumun afetlere karşı dirençliliğinin artırılması hedefleniyor. Bu kapsamda, Marmara Bölgesi'nde gerekli risk azaltma çalışmalarının devam etmesi, kritik altyapı tesislerinin dayanıklılığının artırılması ve geçici barınma alanlarının kapasitelerinin genişletilmesi planlanıyor. 2028 yılına kadar Zorunlu Deprem Sigortası'na sahip konut ve iş yeri sayısının 15,2 milyona ulaşması hedefleniyor.

Deprem Gerçeğine Karşı Hazırlıklı Olmalıyız

Sonuç olarak, Türkiye'nin deprem gerçeğine karşı hazırlıklı olması, toplumun sigorta bilincinin artırılması ve kentsel dönüşüm projelerinin hızla tamamlanması büyük önem taşıyor. Depremle yaşamayı öğrenmek ve gerekli önlemleri almak, olası felaketlerin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için hayati bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Unutulmamalıdır ki, deprem değil, tedbirsizlik öldürür.

2028'DE ZDS'LI KONUT VE İŞ YERİ SAYISI 15,2 MİLYONA ULAŞACAK

Türkiye, Kahramanmaraş Depremleri'nin ardından olası Marmara Depremi’ne karşı hazırlıklarını hızlandırıyor. Bu kapsamda, 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı'nda afetlere karşı dirençliliği artıracak önlemler de yer aldı. Hedef, Marmara Bölgesi’nde olası bir depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek. Planda, kritik altyapı tesislerinin güçlendirilmesi, geçici barınma alanlarının kapasitesinin artırılması ve sosyal donatılarının tamamlanması gibi adımlar öne çıkıyor.

15,2 Milyon Konut ve İş Yeri Sigortalı Olacak

2028 yılı itibarıyla Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) kapsamındaki konut ve iş yeri sayısının 15,2 milyona ulaşması hedefleniyor. Şu anda, Türkiye genelinde 20 milyon konutun 11,2 milyonu Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip. Bu sayının 2028’de daha da artması bekleniyor.

İstanbul’da 2,6 Milyon Konut Sigortalı

İstanbul, olası bir deprem için en kritik illerden biri olarak öne çıkıyor. Şehirde, 2 milyon 610 bin konut Zorunlu Deprem Sigortası'na sahip. İlçelere baktığımızda, Beyoğlu’nda 40 bin, Kadıköy’de 147 bin, Ataşehir’de 74 bin, Beşiktaş’ta 58 bin konut sigortalı durumda. Bu veriler, İstanbul’un deprem riskine karşı büyük bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyor.

Hayat Sigortasına İlgi Arttı

Kahramanmaraş Depremleri sonrasında hayat sigortalarına olan ilgi de arttı. Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Fisun Koç Doğan, bu büyük felaketin ardından sigorta bilincinin arttığını ve özellikle ebeveynlerin çocuklarının geleceği için hayat sigortası yaptırmaya yöneldiğini belirtti. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) verilerine göre, depremden etkilenen illerde hayat branşında gerçekleşen hasar yaklaşık 858 milyon lira olarak kaydedildi.

Türkiye’nin Deprem Geçmişi

Türkiye, tarih boyunca birçok büyük depreme maruz kaldı. 1939 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van, 2020 Elazığ ve İzmir, 2023 Kahramanmaraş gibi büyük depremler, hem can kayıplarına hem de büyük maddi zararlara yol açtı. Bu depremler, Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını ve bu gerçeğe karşı sürekli hazırlıklı olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

ZDS Yerine ZAS Geliyor

2024 yılının 3. ve 4. çeyreğinde Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) yerine Zorunlu Afet Sigortası (ZAS) sistemine geçiş yapılması planlanıyor. Bu yeni sistem, sel, yer kayması, heyelan ve orman yangınları gibi doğal afetleri de kapsayacak şekilde genişletilecek. Böylece Zorunlu Deprem Sigortası, yerini tüm doğal afetleri kapsayan daha geniş bir sigorta poliçesine bırakacak.

Bu planlamalar, Türkiye’nin doğal afetlere karşı direncini artırmak ve olası felaketlerde can ve mal kayıplarını en aza indirmek amacıyla atılan önemli adımları temsil ediyor.