Dil ve konuşma bozuklukları, bireyin iletişimini bozan veya aksatan durumlar olarak "İletişim Bozuklukları" başlığı altında toplanmaktadır.

Bu bozukluklar, dil kazanımındaki hafif gecikmeden, ifade edici dil bozukluğu ve karışık alıcı-ifade edici dil bozukluğu gibi çeşitli sorunları kapsar. Ayrıca fonolojik bozukluklar ve kekemelik de bu kategoriye dahildir.

İletişim bozuklukları, yaş ilerledikçe azalma eğilimi gösterir. Araştırmalar, 4 yaş altındaki çocukların %20'sinde, 5-11 yaş arası çocuklarda %6 oranında ve 11 yaş üzerinde %3-5 oranında görüldüğünü ortaya koymaktadır. Erken çocukluk döneminde tedavi, ebeveyn rehberliği ve sosyal destek sağlamak üzerine odaklanırken, okul çağında dil ve konuşma uzmanına yönlendirme yapılmaktadır.
 

Sözel Anlatım Bozukluğu (Konuşma Dili Bozukluğu, Gelişimsel Ekspresif Afazi)
Bu bozuklukta çocuklar, sınırlı kelime haznesi, dilbilgisi hataları ve uygun uzunlukta cümle kurmada zorluk yaşar. Bu durum, çocuğun okul ve meslek hayatını olumsuz etkiler. Sözel anlatım zorlukları olan çocuklar, genellikle zekâ, işitme ve sosyal-duygusal ilişkilerde sorun yaşamaz. Bu bozukluk, okul öncesi dönemde en sık görülen iletişim bozukluğudur. Üç yaş altındaki çocukların %10-17'sinde sözel anlatım gelişimi gecikir ve bu durum daha çok erkek çocuklarda görülür.
 

Fonolojik Bozukluk  (Artikülasyon Bozukluğu)
Fonolojik bozukluk, çocukların yaşına ve lehçesine uygun konuşma seslerini çıkaramaması durumudur. Örneğin, 'r' sesinin çıkarılamaması veya 'k' yerine 't' sesinin söylenmesi gibi. Bu bozukluk, çocuğun okul ve meslek hayatını, sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler. En sık yanlış yapılan sesler 'ı, r, s, z, t, ç' dir. Fonolojik bozukluk, 8-9 yaşına kadar azalma eğilimindedir.
 

Kekemelik
Kekemelik, konuşmanın olağan akıcılığı ve zamanlama örüntüsünde yaşanan sorunlarla karakterizedir. Ses ve hece yinelemeleri, sesleri uzatma, sözcüklerin parçalanması ve dolambaçlı yoldan konuşma gibi belirtiler gösterir. Bu durum, okul başarısını, sosyal ilişkileri ve meslek hayatını olumsuz etkiler. Kekemelik yaşayan çocuklara, konuşmaları için fırsat verilmesi, konuşurken bölünmemesi ve gerekli durumlarda dil ve konuşma terapistinden destek alınması önerilir.
 

Sosyal İletişim Bozukluğu (Social Communication Disorder - SCD)
DSM-5 ile tanımlanan Sosyal İletişim Bozukluğu, çocuğun toplumsal iletişiminde sosyal süreçleri anlamlandırmada zorluklarla kendini gösterir. Sosyal etkileşim, sosyal anlayış ve pragmatik ile ilgili sorunları kapsar. Pragmatik, dili doğru bağlamda kullanmayı ifade eder. Örneğin, çocukların bir öğretmenle kibarca konuşması beklenirken, akranlarıyla daha rahat bir dil kullanması doğaldır. SCD'li bireyler, sosyal iletişim kurallarını anlamakta ve takip etmekte zorlanır.
SCD'li çocuklar, sırayla konuşmakta, ses tonu ile aktarılmak istenen mesajı anlamada problem yaşar. Bu durum, bireyin yeni durumlarda rahatça iletişim kurmasını zorlaştırır. Sırayla konuşmakta, ses tonu ile aktarılmak istenen mesajı anlamada problemleri olabilir. Bu da kişinin yeni durumlarda rahatça iletişim kurmasını zorlaştırır.

İletişim bozuklukları, bireyin yaşam kalitesini ve sosyal etkileşimlerini olumsuz etkileyen ciddi durumlardır. Erken tanı ve müdahale, bu bozuklukların etkilerini azaltmada kritik öneme sahiptir. Ebeveynlerin, öğretmenlerin ve sağlık profesyonellerinin bilinçli ve destekleyici yaklaşımı, çocukların bu zorlukları aşmalarına yardımcı olacaktır. İletişim bozuklukları konusunda toplumun farkındalığını artırmak, bu alanda atılacak en önemli adımlardan biridir.