Birinci Dünya Savaşı yıllarında Cebel-i Bereket Livası’nda yaşanan eşkıyalık olayları, Osmanlı Devleti’nin iç güvenliği sağlama çabaları içerisinde önemli bir yer tutmuştur. 1914-1918 yılları arasında bölgedeki hem Müslüman hem de gayrimüslim çetelerin zararlı faaliyetleri, halkın can ve mal güvenliğini ciddi şekilde tehdit etmiştir. Bu olaylarla mücadele eden jandarma birlikleri ise devletin bu süreçteki en önemli güç kaynağı olmuştur.
Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nin Bahar 2022 sayısında yayımlanan “Cebel-i Bereket Livasında Yaşanan Eşkıyalık Olayları (1914-1918)” başlıklı araştırmada, Dr. Aydın Efe ve Dr. Sıraç Aktürk, Osmanlı arşiv belgelerine dayalı olarak bu dönemde yaşanan olayları detaylı şekilde ele almıştır. Bu çalışma, bölgenin idari yapısı, eşkıyalık olaylarının nedenleri ve Osmanlı Devleti’nin bu olaylarla mücadele yöntemlerini değerlendirmektedir.
Cebel-i Bereket'in Tarihsel Önemi
Cebel-i Bereket bölgesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim birimi olarak öne çıkmış, özellikle 19. yüzyılda Fırka-i Islâhiye’nin çalışmalarıyla bölgenin güvenliği sağlanmaya çalışılmıştır. Osmaniye, önce Halep vilayetine bağlı bir kaza olarak kurulmuş, daha sonra Payas ve Kozan livasına bağlı bir idari yapı haline getirilmiştir. Ancak bu süreç boyunca, eşkıyalık olayları bölgenin en önemli sorunlarından biri olmuştur. 1924 yılında vilayet statüsüne kavuşan Cebel-i Bereket, 1933’te bu statüyü kaybetmiş ve Osmaniye ilçesi uzun yıllar Adana’ya bağlı kalmıştır.
Eşkıyalık Olaylarının Artış Sebepleri
Birinci Dünya Savaşı sırasında Cebel-i Bereket’te yaşanan eşkıyalık olayları, bölgedeki ekonomik sıkıntılar ve savaş koşulları nedeniyle büyük bir artış göstermiştir. Müslüman ve gayrimüslim çeteler, bölgedeki otorite boşluğunu fırsat bilerek halkı haraca kesmiş, mal ve can güvenliğini tehdit etmiştir. Özellikle hayvan hırsızlığı ve gasp olayları, halkı çaresiz bırakmıştır. Osmanlı Devleti, bu sorunlarla başa çıkmak için seyyar jandarma birlikleri kurmuş ve bölgede güvenliği sağlama çalışmalarına hız vermiştir
Kamali Vartuvar ve Diğer Çetelerin Yaratığı Tehdit
1914 yılında bölgedeki en meşhur eşkıyalardan biri Kamali Vartuvar'dır. Cebel-i Bereket, Maraş ve Kozan bölgelerinde iki yılı aşkın bir süredir çetecilik yapan bu şaki, jandarmanın yoğun takibi sonucunda yakalanabilmiştir. Benzer şekilde Osmaniye’de Çakır oğlu Hasan isimli bir diğer eşkıya da halkı tehdit eden önemli isimlerden biri olmuştur. Her iki olay da, jandarma teşkilatının bölgedeki eşkıyalıkla mücadelede oynadığı rolü gözler önüne sermektedir.
Jandarmanın Eşkıyalıkla Mücadelesi
Cebel-i Bereket bölgesinde eşkıyalık olaylarıyla mücadelede seyyar jandarma birliklerinin önemi büyüktür. Özellikle Ökkeş Ali çetesi ve onun üyeleri, jandarma tarafından yürütülen operasyonlarla ortadan kaldırılmıştır. Çıplak Abo, Kürt Dağlı Halil ve diğer çete üyeleri, jandarma ile girdikleri çatışmada öldürülmüşlerdir. Bu operasyonlar, Osmanlı Devleti’nin zayıflayan otoritesine rağmen bölgedeki güvenliği sağlamak için verdiği çabaların bir göstergesidir.
Mondros Sonrası Eşkıyalık ve Ermeni Çeteleri
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından bölgedeki otorite boşluğunu fırsat bilen Ermeni çeteleri, Cebel-i Bereket’te yeniden faaliyet göstermeye başlamıştır. Özellikle Dörtyol ve Osmaniye civarlarında, Ermeni çetelerinin Fransızlarla işbirliği yaparak bölge halkına saldırdığı ve birçok Müslüman köyünde katliamlar gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu olaylar, savaşın sona ermesinin ardından bile bölgedeki eşkıyalık sorunlarının devam ettiğini göstermektedir. Cebel-i Bereket, tarih boyunca eşkıyalıkla mücadelede önemli bir direniş gösteren bir bölge olarak hatırlanacaktır.