İşsizlik oranlarının yüksekliği, geçim sıkıntıları, gençlerin kaygıları ve emeklilerin maddi belirsizliği, tüm bu faktörler birleşerek bir kara tablo oluşturuyor. Psikolojik baskılar, güvensizlikler ve geleceğe dair umutsuzluk, ülke genelinde adeta herkesin ortak hissiyatı haline gelmiş durumda.

Eğitimde Teorik ve Pratik Dengenin Eksikliği Eğitimde Teorik ve Pratik Dengenin Eksikliği

İşsizlik ve Geçim Zorlukları

Türkiye’de işsizlik, özellikle genç nüfus arasında alarm verici boyutlara ulaşmışken, geçim sıkıntıları da her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Gençler, eğitimlerini tamamladıktan sonra iş bulamamaktan, mesleklerine uygun işlerde çalışamamaktan şikayetçi. Bu belirsizlik, gelecek kaygısını derinleştiriyor ve psikolojik baskı oluşturuyor. Birçok genç, daha iyi bir yaşam arzusuyla yola çıkıp, ekonomik zorluklar yüzünden hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor.

Geçim zorlukları, sadece gençleri değil, tüm aileleri etkiliyor. Maliyetlerin hızla arttığı bir dönemde, çalışan kesim bile geçim derdini aşmakta zorlanıyor. Temel ihtiyaç maddelerine yapılan zamlar, enflasyonun yüksekliği ve gelir darlığı, ailelerin psikolojik durumunu ciddi şekilde zorluyor. İnsanlar yalnızca günlük yaşamlarını sürdürebilmek için mücadele ederken, geleceğe dair umutlarını da kaybediyor.

 7 den 70 'e Her Nesil Emeklilerin Durumu: "Kaşıkla Verip Kepçeyle Almak"

Emekliler, yıllarca çalışarak biriktirdikleri maddi birikimlerinin eridiğini görmekle karşı karşıya. Devletin sunduğu emekli maaşları, yükselen yaşam maliyetleri karşısında yetersiz kalıyor. "Kaşıkla verip kepçeyle almak" tabiri, emekliler için adeta bir gerçeklik halini almış durumda. Emekli maaşları, sadece geçim sıkıntısını biraz olsun hafifletmeye yetse de, çoğu emekli, bu maaşların yeterli olmadığını ve yaşlılıklarını huzurlu bir şekilde geçirebilmek için daha fazlasına ihtiyaç duyduklarını belirtiyor.

Temel Yaşam Yani Sağlık ve Gıda Güvensizliği 

Ülkemizde sağlık ve gıda güvenliği de giderek daha fazla endişe kaynağı haline geliyor. İlaç ve tedavi fiyatlarındaki artışlar, hastaların tedaviye ulaşmasını zorlaştırırken, sağlık sistemindeki aksaklıklar da daha fazla şikayete yol açıyor. Ayrıca, gıda fiyatlarının yükselmesi ve gıda güvenliğiyle ilgili endişeler, insanların sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimlerini zorlaştırıyor. İnsanlar, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekerken, vücutlarına ne yediklerini bilmeden gıda tüketmek zorunda kalıyorlar.

Toplumun Ortak Kaygıları

Tüm bu faktörler farklı birer  başlık adı altında olsada , Türk toplumunun psikolojik yapısını derinden etkiliyor. İnsanlar, hem ekonomik hem de psikolojik anlamda büyük bir baskı altında yaşıyor. Gelecek belirsizliği, ekonomik dengesizlikler ve toplumsal güvensizlik, toplumda büyük bir mutsuzluk yaratıyor. Çalışan kesimin ve özellikle gençlerin, geleceğe dair umutlarını yitirmeleri, ruhsal sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Emekliler ise, yıllarını verdikleri birikimlerinin eridiğini görmekle birlikte, sağlık hizmetlerine ve yaşam kalitesine dair endişelerini artıyor.

Türkiye’de mutsuzluk, yalnızca bireysel bir durum değil, toplumsal bir sorun halini almış durumda. Bu mutsuzluğu yenmek için yalnızca ekonomik çözüm önerileri değil, aynı zamanda toplumsal psikolojiyi iyileştirecek adımlar atılması da gerekmekte. Çünkü insan, yalnızca ekmekle değil, umutla da yaşar... 

Editör: Sude Elif Sezen