Sarıyer, sendika yöneticilerinin hukuku hiçe sayılarak görev yerlerinin keyfi şekilde değtirilmesinin, emek mücadelesi veren eğitimcilerin sindirilmesine yönelik bir girişim olduğunu belirtti.

Açıklamada, son olarak Osmaniye'de bulunan bir öğretmenin, işine sadık kalarak mevzuata aykırı uygulamaları ortaya çıkardıktan sonra cezalandırıldığına dikkat çekildi. Şube başkanı Adem Yücel'in, gerçekleri açığa çıkarmasının ardından hukuksuz bir şekilde sürgün edildiği vurgulandı.

 Sarıyer  Eğitim İş Yöneticilerini Hukuki Dayanaktan Yoksun Soruşturmalarla Ve Cezalarla Bezdiremezsiniz  (3)Eğitim İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer  "Eğitim-İş Yöneticilerini Hukuki Dayanaktan Yoksun Soruşturmalarla Ve Cezalarla Bezdiremezsiniz! Türkiye'deki sendikal yaşamı yarattığı yandaş sendikalara mecbur bırakmaya çalışan Siyasi iktidar, atadığı liyakatsiz yöneticiler eliyle gerçek emek mücadelesi veren sendika yöneticilerini hukuku arkadan dolanarak bezdirme gayretini de son sürat sürdürmektedir.

Bunun en güncel örneği Şube Başkanımız Adem Yücel'e yaşatılanlar olmuştur. Şube başkanımız Adem Yücel, Osmaniye Rehberlik Araştırma Merkezi'nde görevliyken, hakkında keyfi bir soruşturma açılıp bu soruşturma bahane edilerek Osmaniye Merkeze yaklaşık 45 km uzaktaki Bahçe ilçesine bağlı bir köy İlkokuluna sürülmüştür.
Kanunen bir sendika yöneticisi/temsilcisinin gerekçesiz olarak yer değiştirilmesi mümkün olmadığından, tamamen soyut ve yasal dayanaktan yoksun suçlamalardan ibaret olan bir soruşturma açılmak suretiyle kanun arkadan dolanılmış, öğretmenimizin iyi bir sendikacı ve aydın bir eğitimci olması cezalandırılmıştır.

 Sarıyer  Eğitim İş Yöneticilerini Hukuki Dayanaktan Yoksun Soruşturmalarla Ve Cezalarla Bezdiremezsiniz  (1)Daha açık bir şekilde anlatacak olursak; Adem öğretmenimiz, Osmaniye şubemizin 6 Şubat depreminin ardından depremzede öğrencilere tanınan nakil hakkının bir kısım liyakatsiz yöneticilerce mevzuata aykırı işletildiğini, fen liselerindeki  depremzede kontenjanlarında ayrımcılık yapıldığını ortaya çıkarmasının bedelini ödemiştir. Yani Şube başkanımıza açılan bu soruşturma da, keyfi sürgün de, usulsüzlükleri ortaya çıkarılan milli eğitim müdürlüğünün husumetinin bir ürünüdür.
Dolayısıyla bu sürgün milli eğitime, öğrencisine, adalete sahip çıkma potansiyeli olan eğitimcilere de bir gözdağıdır. Yapılan bu haksızlığı Türkiye'deki genel tabloyla birlikte değerlendirdiğimizde manzara daha manidardır: yöneticilerinin yüzde 90'ından fazlası iktidar yandaşı sarı sendikanın üyeleri arasından seçilmektedir.

Okul Bir kayırma sistemi olan mülakat aracılığıyla sarı sendikalar lehine nasıl usulsüzlükler yapıldığı son yıllarda defalarca basına yansımıştır. Tayin, terfi gibi haklar artık neredeyse iktidar yandaşı sendikalara üye olanlara verilen haklar haline gelmiştir.

Bu sendikalara üye olmayan eğitimcilerin çoğu en az bir kez bu sendikalara üye, liyakatsizce koltuk sahibi yapılan yöneticilerin mobbingine maruz kalmıştır. Tüm bu doğrudan ve dolaylı yönlendirmelere rağmen eğitim emekçilerinin gerçek emek mücadelesini Eğitim-İş'in ilkeli duruşunda bulması birilerine dert olmuş olacak ki, Şube başkanımız keyfi bir şekilde sürgün edilerek, cezalandırılmıştır. Elbette biz bu kararın arkasındaki niyeti biliyoruz." 
 Sarıyer  Eğitim İş Yöneticilerini Hukuki Dayanaktan Yoksun Soruşturmalarla Ve Cezalarla Bezdiremezsiniz  (2)

Editör: Resul Özdil