Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı eski öğretim üyesi Dr. Enver Yaser Küçükgül, bu olaydan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu açıkladı.
Körfezdeki Durum ve Sorumlular
Dr. Küçükgül, 24 Ağustos 2024 tarihinde yaptığı açıklamada İzmir Körfezi'ndeki balık ölümlerinin bilimsel boyutu, sorumlular ve yapılması gerekenler konusunda şu bilgileri verdi:
"İzmirli bir yurttaş olarak hemşerilerimin de bilmesinde yarar gördüğüm bazı bilgileri duyurmak ve paylaşmak istiyorum. Ben 1961 yılından beri bu şehirde yaşayan ve çevremdeki değişikliklerin farkında olan biriyim. Bazı insanlar son günlerde aşırı kir, koku ve balık ölümlerini hayretle izlemekte. Bazı yöneticiler de 'aşırı sıcaklar ve plankton patlaması bu olaya yol açmıştır' şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır.
İzmir Körfezi, uzaktan bir çizmeye benzer (İtalya gibi). Körfez, inceleme kolaylığı açısından dış, orta ve iç körfez olarak sınıflandırılır ve İzmir Körfezi'nde deniz suyu derinliği, körfezin %85'lik kesiminde 1-1.5 metredir. Yani sığ, su sirkülasyonu çok düşük ve dış körfezden giren bir damla suyun körfezi dolanıp çıkması aylar almaktadır (hidrolik alıkonma süresi çok yüksek). Bu nitelikteki körfeze giren taze/tatlı su kaynağı yok denilebilir.
Bütün dereler ve dere yatakları bilime aykırı yapılanışla adeta şehirdeki legal ve illegal evsel/endüstriyel her türden tehlikeli zararlı atığı körfeze taşımaktadır. Yağmur sularının kanalizasyona verilmesi yetmezmiş gibi, geçen dönem belediye başkanı olan kişi bir de yağmur hasadı diye bir icatta bulunmuştu ki körfeze bir damla taze su girmesin diye.
Körfez, sistematik olarak 1965 yılından beri kirletilmektedir. Özellikle iç Körfezin Bayraklı sahilleri (Sahil muhafazanın oradan Meles ağzına kadar kıyı kesimleri) evsel ve endüstriyel atık çamurları ile doldurulmuştur. Bu tehlikeli çamurun kalınlığı yer yer 35 metreyi aşabilecek durumdadır. Zamanında bu çamurlar buradan alınmadı. Demir yolu hattı deniz kıyısında iken doldurularak Altınyol (neresi altın?) yapıldı, o da yetmedi koku ve görüntünün rahatsız edici etkisini görmeyelim diye bir o kadar alan daha doldurulup üzeri kaplandı ve şimdi gördüğümüz çim alanlarla göz boyandı. Bu kıyılar milyonlarca ton çamur ile (içeriği evsel, endüstriyel atık, organik çamur, toksik çamur vs) yıllardır varlığını sürekli hissettiriyor.
Birileri açıklama yapıyor: 'Aşırı sıcaklar ile plankton patlaması bir araya geldi ve balıklar öldü!' Planktonlar denizlerin doğal üyeleridir. Fotosentez yapabilen yani ototrof olan fitoplankton veya fotosentetik plankton ve ortamda bulunan organik partikül veya organizmalarla beslenen yani heterotrof olan zooplankton veya hayvansal plankton olarak iki gruba ayrılır. Bu gezegende balinalar dahil binlerce canlı planktonla beslenir. Yaygın olarak bulunan 5000 fitoplankton türünden yaklaşık 300'ünün deniz yüzeyinin rengini değiştirerek red-tide'a neden oldukları, yaklaşık 40 tanesinin ise balık ve kabuklulara zararlı olabilen toksinleri üretebileceği bilinmektedir.
Denizdeki fitoplanktonların başlıcaları diatomlar, dinoflagellatlar, coccolithophoridsler ve bazı diğer flagellatlardır. Tatlı sularda ise yeşil alg ve mavi-yeşil algler bol miktarda bulunmaktadır. Fitoplanktonik organizmalar ototrof canlılardandır. Dinoflagellatlar, flagellat protistlerin büyük bir koludur. Çoğunluğu denizel planktondur ancak tatlı su habitatlarında da sık görülürler. Popülasyonları sıcaklığa, tuzluluğa (salinite) ve derinliğe bağlı olarak dağılım göstermektedir. Çoğu dinoflagellat fotosentetik olarak tanımlanmalarına karşın geniş bir grup miksotrofiktir; fotosentez ile birlikte av sindirimi de mevcuttur. Bazı dinoflagellatlar hayat döngülerinin bir parçası olarak dinlenme safhasında ürerler ki bunlara dinoflagellat kisti veya dinokist adı verilir. Biyolüminesans, bir savunma mekanizması olarak kullanılmaktadır. Dinoflagellatlar bazen mililitrede bir milyondan fazla hücre konsantrasyonu ile patlamalar yapar. Bazı türler saksitosin gibi felç edici nörotoksinler üretir; patlamalardaki yüksek miktar balık ölümüne yol açabilir ve midye gibi filtreleme yoluyla beslenen ve insanlar tarafından tüketilen organizmalarda birikebilir. Patlamanın yaşandığı bölgedeki su kırmızı rengi aldığından bu olaya Red Tide adı verilir. Red Tide, sudaki nütrient (karbon, azot, fosfor) konsantrasyonlarının bolluğunda hızlı bir şekilde üreme sonucu meydana gelir. İnsan kaynaklı fosfat girdisi bu olaya pozitif etki eder.
Denizel ortamın yüksek alkaliklik ve yüksek salinite (tuzluluk) özelliklerinden kaynaklı olarak, bulunabilir demir fitoplankton komüniteleri için kati olarak sınırlıdır. Bazı fitoplanktonlar sadece suda renk değişikliği yapar, bu grup kısmen zararsızdır. Bazıları besin yolu ile insanda zehirlenmelere yol açabilir (dinoflagellatlardan Alexandrium catanella, A. minutum, A. Tamarense, Gymnodinium catenatum). Bazı türler ishal, kusma, bilinç kaybı ve sinir sistemini zehirleyebilir. İnsanlara zehirli etkisi olmayan ancak özellikle solungaçları tıkayarak balık ve omurgasızları öldüren çok sayıda fitoplankton türü de vardır. Alg patlamalarının artışında en önemli etkende evsel, endüstriyel ve zirai atıklarla olan kirlenmedir.
Alsancak Limanı ve Askeri Tersane
Tehlikeli alg türlerinin taşınmasında en önemli etkenlerden biri gemilerin denge sularıdır. Bir geminin denge suyu 300 milyon toksik dinoflagellat kisti bulundurabilir. Bu konuda en iyi önlem gemilerin toksik patlamaların olduğu liman sularından denge suyu almalarının önlenmesidir. İzmir Körfezi kirlenme açısından ölüm aşamasına gelen bir yerdir; böyle bir yerde dünyanın sayılı limanlarından olan Alsancak Limanı'nın faaliyetleri (sintine balast suları, atıksu ve katı atık alımı) çok önem arz etmekte, acilen daha sıkı tedbirler alınmalıdır. Tersanelerin deniz ortamı için oluşturduğu tehlike ortada iken bu tersane yıllardır kirlilik yüklemekte olup son yıllarda sadece askeri gemiler değil, bir de sivil araçları burada görmekteyiz.
Yapılması Gerekenler
Körfezde acil durum ilan edilip yüzeye çıkan balık ölülerini insan teması olmadan toplayıp tehlikeli zararlı atık bertaraf tesisine göndererek işlem yapılmalıdır. Deniz suyu analizleri birden fazla akredite laboratuvarlarda yapılmalı ve her hafta bu analizler tekrarlanmalıdır. Deniz suyunda balıklar, bakteriler ve tek hücrelilerin tespiti yapılmalıdır. Her bir türün taksonomik sınıflaması ve mililitredeki sayısı, günlere göre sayı değişimi kayıt altına alınmalıdır.
Aşırı sıcaklık artışı tek başına bir faktör değildir. Türkiye'de ve dünyada pek çok kıyıda ölçülen sıcaklık değerleri buradan daha yüksektir. Her bir türün taksonomik sınıflaması ve mililitredeki sayısı, günlere göre sayı değişimi kayıt altına alınmalıdır.
Aşırı sıcaklık artışı tek başına bir faktör değildir. Türkiye'de ve dünyada pek çok kıyıda ölçülen sıcaklık değerleri buradan daha yüksektir. Hatta bunlar içinde dünyaca ünlü sayılı plajlar dahi mevcuttur. Asıl neden yıllardır körfeze atılan zararlı maddelerdir. Meseleye köklü ve doğru bir yaklaşımla yaklaşılması, denizel ekosistemlerin korunması ve halk sağlığının güvence altına alınması için gereklidir.