Dünya

İsrail'in Siber Saldırıları ve Cep Telefonu Güvenliği: Uzmanlardan Kritik Açıklamalar

İsrail'in Lübnan'a yönelik gerçekleştirdiği art arda siber saldırılar, bölgedeki vatandaşlar arasında cep telefonları ve diğer dijital cihazlar konusunda ciddi tedirginliğe yol açtı.

Abone Ol

Uzmanlar, bu saldırıların nasıl yapıldığına ve cep telefonlarının güvenliği konusunda merak edilen sorulara yanıt verirken, dijital savaş alanlarının gelecekte daha da kritik hale geleceğine dikkat çektiler. İşte uzmanlardan önemli açıklamalar...

Siber Saldırıların Teknik Yönü

İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Yazılım Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naim Mahmood Musleh Ajlouni, İsrail'in Lübnan'a yönelik gerçekleştirdiği siber saldırılarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ajlouni, bu tür bir saldırının teknik açıdan gerçekleştirilebilmesi için üç temel unsura ihtiyaç duyulduğunu belirtti:

  1. Yazılım Sistemi: Tüm mesajlaşmaları ve kritik alarmları kontrol eden ve izleyen bir yazılım sistemi.
  2. Ağ Erişimi: Ağdaki çağrı cihazlarının IP veya MAC adreslerine erişim.
  3. İçeriden Destek: Güvenlik açıklarını sağlayan içeriden bir kişi ya da saldırganın bu kişiyle bağlantısı.

Ajlouni, bu unsurların bir araya gelmesiyle saldırıların, siber yolla veya cihazlara patlayıcı yerleştirilerek gerçekleştirilebileceğini ifade etti. "Bence her iki yöntemin kombinasyonu kullanılıyor olabilir," diyen Ajlouni, bu saldırıların sadece dijital manipülasyonla sınırlı kalmayıp, fiziksel tehdit unsurları da barındırabileceğini vurguladı.

Dijital Savaş Alanlarının Genişlemesi

Prof. Dr. Ajlouni, modern savaşların artık dijital platformlarda gerçekleştiğine dikkat çekti. "Siber güçler, bir ülkenin elektrik şebekeleri, finansal sistemleri, iletişim ağları ve askeri sistemler gibi kritik altyapılarına saldırılar düzenleyebilir. Bu, dijital savaşın en tehlikeli boyutlarından biridir," diye konuştu.

Ajlouni, sosyal medya ve çevrimiçi platformlar üzerinden dezenformasyon ve sahte haberlerin yayılmasıyla halkın güveninin zedelendiğini ve dijital savaşın sadece altyapıya değil, aynı zamanda psikolojik savaş boyutuna da uzandığını belirtti.

Cep Telefonlarının Silah Olarak Kullanılması Mümkün Mü?

Cep telefonlarının güvenliği konusunda akıllara takılan soruları yanıtlayan Prof. Dr. Ajlouni, bu ölçekte bir saldırının mobil cihazlar hakkında ayrıntılı bilgi gerektirdiğini söyledi. Ancak cihazları doğrudan silahlandırmanın gerçekçi bir senaryo olmadığını vurguladı. "Uzaktan tetiklenebilen tüm cep telefonlarına patlayıcı cihazlar dahil etmek pratik olarak mümkün değil," diyen Ajlouni, telekomünikasyon şirketlerinin kullanıcıları korumak amacıyla sıkı denetimlere tabi tutulduğunu ve cep telefonlarının ciddi bir güvenlik riski oluşturmadığını ifade etti.

Patlayıcı İhtimali Tartışmaları

Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Koltuksuz ise bu konuda farklı bir bakış açısı sundu. Koltuksuz, cep telefonlarının üretim sonrası müdahaleye uğrayabileceğini, bu müdahale ile cihazlara küçük miktarlarda patlayıcı yerleştirilip, uzaktan gönderilen bir kodla patlatılabileceğini belirtti. Ancak cihazların kendi kendine ısınarak patlamasının mümkün olmadığını vurguladı. "Cihazların içine eklenen patlayıcılar, elektrik akımıyla tetiklenebilir," dedi.

Dijital Güvenlik ve Bilgi Kirliliği

Uzmanlar, dijital savaşların ve siber saldırıların yalnızca altyapılara zarar vermekle kalmadığını, aynı zamanda bilgi kirliliği yaratma amacıyla da kullanıldığını belirtiyor. Sosyal medya platformları ve diğer çevrimiçi ağlar üzerinden yayılan dezenformasyon, toplumsal karışıklık ve güvensizliğe neden oluyor.

Bu bağlamda, dijital savaşlar gelecekte daha fazla kritik hale gelebilir. Hem bireysel kullanıcıların hem de devletlerin bu tür saldırılara karşı daha hazırlıklı ve bilinçli olması gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, kişisel verilerin korunması ve cihazların güvenliği için hem yazılımsal hem de donanımsal önlemlerin önemine dikkat çekiyor.

Sonuç olarak, cep telefonu ve diğer akıllı cihazların birer tehdit unsuru haline getirilmesi teknik olarak mümkün görünse de, mevcut güvenlik önlemleri ve denetimler sayesinde bu tür saldırıların gerçekleşme olasılığının oldukça düşük olduğu ifade ediliyor.