Çocukların yaşıtlarına göre geri kalması olarak tanımlanan gelişim geriliği, çocukluk çağında sıkça rastlanan bir durum.

Okul öncesi çocukların %10-15'i bu durumu yaşayabiliyor. Aile sağlığı merkezlerinde rutin kontroller sırasında saptanan gelişim geriliği, bazen ebeveynlerin ve çevrenin gözlemleriyle de fark edilip teşhis edilebiliyor.
Gelişim geriliğinin değerlendirilmesinde büyüme eğrileri, işitme ve görme testleri, kan testleri ve gelişimsel basamakların uygunluğu dikkate alınıyor. Normal büyüme ve gelişim göstermeyen çocuklar takibe alınarak aileler bilgilendiriliyor.
Gelişim geriliği, fiziksel olduğu kadar zihinsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişim alanlarını da kapsıyor. Ailelerin bu durumu fark etmesi zor olabilir, bu yüzden uzman görüşüne başvurulması önemli. Yürüme ve konuşma gibi becerilerin zamanında gelişmediği durumlarda bir pedagoga başvurmak gerekiyor.
Düzenli pedagog kontrolleri, gelişim geriliğinin erken teşhisinde kritik rol oynar. Doktorlar, 0-3 yaş arası çocukların yılda iki kez, 3 yaş üstü çocukların ise yılda bir kez pedagog kontrolünden geçmesini öneriyor. Gelişim geriliği, Denver II Tarama testi ile tespit edilebiliyor ve erken teşhisle tedavisi daha hızlı gerçekleşiyor.
Gelişim geriliğinin nedenleri biyolojik ya da çevresel faktörlere dayanabilir. 
Genetik geçişlerde yoğun eğitim programları uygulanırken, çevresel faktörlerde ailelerin çocuklarıyla yeterince vakit geçirmemesi veya kapalı alanlarda kalması gibi durumlar etkili olabilir. Oyun oynamak ve sosyal etkileşimler çocukların gelişiminde büyük önem taşıyor.
Gelişim geriliği tanısı konulduktan sonra, çocuk için yoğun bir eğitim programı oluşturulmalı ve erken tedaviye başlanmalıdır. 
Bu süreçte ailelerin çocuklarına daha fazla zaman ayırması, ev ortamını uygun hale getirmesi ve sosyal alanlara önem vermesi gerekmektedir. Erken teşhis ve tedavi, gelişim geriliğinin üstesinden gelmekte büyük rol oynar.