Oysa bu bireyler, geleceğin iş gücü potansiyeli olarak, toplumun ve ekonominin sürdürülebilirliğine önemli katkılar sunabilecek kapasitedeler. Ancak mevcut çalışma koşulları, onları yalnızca ekonomik olarak değil, aynı zamanda psikolojik ve mesleki açıdan da büyük bir çıkmaza sürüklüyor.
Stajyer ve Çırakların Mağduriyetleri Her Geçen Gün Artıyor
Stajyerler, çoğu zaman işyerlerinde eğitim görmenin yanı sıra asgari ücretin bile altında ücretlerle çalıştırılıyor. Ne yazık ki, birçoğu için bu eğitim süreci, neredeyse tamamen ücretsiz bir iş gücü tedarik etme anlamına geliyor. Dahası, işyerleri tarafından yapılan sigorta ve sağlık güvencesi eksiklikleri, bu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Özellikle sağlık sorunları yaşayan stajyerler, maddi ve manevi olarak büyük zorluklar yaşıyorlar. Bir yanda geleceğe yönelik umutlarını besleyen gençler, diğer yanda asgari yaşam standartlarının bile gerisinde bir ücretle çalıştırılıyor. Peki, bu gençlerin yarının iş gücü olma potansiyelleri nasıl korunacak?
Çıraklık sistemine dahil olan bireyler de benzer bir durumla karşı karşıya. Ustalık eğitimi alırken aldıkları düşük ücretler ve sigortasız çalışmalar, onları hem ekonomik hem de psikolojik olarak zor durumda bırakıyor. Eğitim süreçlerinde hem mesleki beceriler kazanmaları bekleniyor hem de evlerini geçindirebilecek kadar gelir elde etmeleri. Ancak, bu beklenen adaletli ücretler bir yana, birçok genç iş güvencesi olmadan, sadece eğitim değil, adeta sömürülen bir iş gücü haline geliyor.
Çözüm: Eğitim Hakkı ve Çalışma Hakkı Arasındaki Dengeyi Kurmak
Bu mağduriyetlerin çözülmesi için önerilenler genellikle stajyerlerin ve çırakların çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde. Ancak bu çözüm önerileri, uzun yıllardır dile getirilen fakat yeterince hayata geçirilemeyen taleplerin bir özeti. Uzmanlar, stajyerlerin ve çırakların, eğitim süreçlerini tamamladıktan sonra piyasada rekabet edebilecek becerilerle donatılmalarının önemine vurgu yapıyor. Fakat bu becerilerin kazanılabilmesi için, öğrencilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekiyor. Eğitimde aldıkları hakkaniyetli ücretler ve sosyal güvence, yalnızca onların değil, toplumun ve ekonominin de çıkarına olacaktır.
Bugün, Türkiye’de pek çok genç, eğitim gördüğü meslekle ilgili gerçek iş deneyimi kazanmadan mezun oluyor. Bu da, hem iş gücü piyasasında nitelikli eleman eksikliği yaratıyor hem de gençlerin iş bulma şansını zorlaştırıyor. Stajyerler ve çıraklar, kendi eğitimlerinin hem sorumluluğunu taşıyan hem de büyük bir özveriyle çalışarak iş yerlerine katkı sağlayan bireylerdir. Ancak devletin, bu gençlerin eğitim süreçlerini gerçekten verimli hale getirecek adımlar atması, sadece gençleri değil, ülkenin ekonomik geleceğini de güvence altına alacaktır.
Yasal Düzenlemelere Acil İhtiyaç Var
Sonuç olarak, stajyerlerin ve çırakların mağduriyetlerinin giderilmesi, sadece bir toplumsal sorumluluk değil, aynı zamanda ekonomik bir gerekliliktir. Bu gençler, eğitim aldıkları süreç boyunca hem maaşlarını hakkaniyetli bir şekilde almalı hem de sosyal güvenceye sahip olmalıdır. Yasal düzenlemelerle bu hakların güvence altına alınması, onların daha verimli bir şekilde meslek kazanmalarını ve iş gücü piyasasında rekabetçi hale gelmelerini sağlayacaktır. Ancak, bugüne kadar yapılmayan düzenlemeler ve eksik denetimler, bu gençlerin potansiyelini kaybetmesine yol açabilir. Çözüm için zaman çok geçmeden, daha fazla gecikilmemelidir.