Günümüzde, kendi menfaati uğruna her şeyi göz ardı eden insanların varacağı yerin hüsran olduğunu görmek kaçınılmaz bir gerçektir.
İnsanlık tarihinde, kişisel çıkarları için değerlerden ve ilkelerden saparak hareket eden birçok örnek bulunmaktadır. Ancak, bu tür bir yaklaşımın sonu genellikle hüsranla sonuçlanmaktadır.
Farabi'nin de dediği gibi, insanın en büyük düşmanı kendi nefsidir. Nefis, zaman zaman bencil ve çıkar odaklı davranarak etrafındaki değerleri ve insan ilişkilerini göz ardı edebilir. Ancak, bu tür bir davranışın sonucu genellikle hayal kırıklığı ve hüsrandır.
Hüsran, insanın içsel bir boşluğa düşmesine ve hayatta başarısızlıkla sonuçlanan bir duruma işaret eder. Menfaat uğruna değerlerden vazgeçen kişiler, zamanla bu boşluğu dolduramazlar ve içsel bir tatminsizlikle karşı karşıya kalırlar.
İnsanların, kendi menfaatleri doğrultusunda değerleri yok saymaları, toplumsal ilişkilerde de zararlara yol açabilir. Güvenin zedelenmesi, sadakatin kaybolması ve toplumsal dayanışmanın azalması gibi sonuçlar, menfaat odaklı davranışların getirdiği olumsuzluklardan sadece birkaçıdır.
Bu nedenle, insanlar kişisel menfaatlerini ön planda tutarken, etraflarındaki değerleri ve ilişkileri göz ardı etmemeli ve insanlık onurunu korumalıdır. Çünkü, hüsranın sonu her zaman hayal kırıklığı ve içsel bir boşluktur. Hayatta gerçek başarı ve mutluluğu bulmanın yolu ise karşılıklı saygıya, dürüstlüğe ve değerlere bağlılıkla mümkündür.