Kardaş, sosyal medyanın dünya genelinde yaşanan sorunların merkezinde olduğuna dikkat çekti ve bu platformların hem olumlu hem de olumsuz yönler barındırdığını, özellikle dezenformasyonun ciddi bir sorun teşkil ettiğini vurguladı.
Kardaş, sosyal medya üzerindeki vahim durumu ele alarak, medya profesyonellerinin daha güçlü, aktif ve kaliteli içerik üretmelerinin, hem gazetecilik hem de televizyon yayıncılığı açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Bu sayede İletişim Başkanlığı'nın dezenformasyonla mücadele görevinin daha etkili bir şekilde yerine getirilebileceğini ifade etti.
Koordinatör Kardaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin dezenformasyonla mücadelede ön saflarda yer aldığını ve bu amaçla kurulan merkezin, kamu kurumları, kuruluşlar ve devletin tüm birimleriyle iç içe, hem yurt içinde hem de yurt dışında faaliyet gösterdiğini anlattı. Özellikle son Gazze saldırıları sırasında İsrail'in resmi hesaplarından yayılan yanlış bilgileri düzeltme konusunda aktif rol aldıklarını örnek olarak sundu.
Kardaş, doğru bilginin önemine vurgu yaparak, deprem ve seçim gibi kritik süreçlerde kamuoyunun doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmasının hayati önem taşıdığını belirtti. Bu mücadelenin tek başına yürütülmesinin mümkün olmadığını, medya profesyonelleri ve Basın İlan Kurumu ile iş birliği içinde, güçlü ve koordineli bir çaba gerektirdiğini dile getirdi.
Dezenformasyonla mücadelede yerel kaynaklardan beslenen doğru ve güvenilir bilginin büyük öneme sahip olduğunu ifade eden Kardaş, sosyal medyada sıkça rastlanan isimsiz ve geçmişi belirsiz hesaplar yerine, itibarlı ve güvenilir medya organlarının sağladığı bilgilerin değerini vurguladı. Bu bağlamda, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının bu mücadelede önemli bir role sahip olduğunu ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ile iş birliğinin önemini anlattı.