Yağmurun ve karın dışarıda neşeyle dans ettiği, evin içindeyse kuzine sobası başında yapılan sıcacık sohbetlerin, mis gibi çorbanın ve demlenen çayın eşlik ettiği o nostaljik anlar... İşte bu anıların izleri, bazıları için geçmişte kaybolan bir huzurun yankısı gibi.
Çocukluk evlerinin sıcaklığı, sadece fiziksel değil, duygusal bir bağ da kurar insanla. O evlerde büyüyenler, zamanla uzaklaşsalar da, o yıllara ait anılar içimizi ısıtan bir hatıra olarak kalır. Özellikle kış aylarında, sobanın başında anneannelerinin anlattığı masallar, ellerinden yapılan lezzetli yemekler, anne ve babaların sabırla dinlediği hikayeler ve birlikte geçirilen keyifli zamanlar, insanın hayatına dokunan en değerli izleri bırakır.
Geçmişe olan bu özlem, çoğu zaman yaşadığımız ortamın kaosundan uzaklaşmak, huzur ve güven arayışının bir yansımasıdır. İçerisi sıcak, dışarısı ise buz gibi olan bu evlerin içinde, hayatın daha basit ve saf olduğu yıllar hatırlanır. Küçük ama bir o kadar anlamlı olan bu anılar, bir zamanlar kendini güvende hissettiren, kalbinin en derin köşesinde yer eden sıcak evlerin kapılarını aralar.
Bu nostaljik yazı, kışın soğuk günlerinde, bir evin sıcacık atmosferinde büyüyenlerin duyduğu özlemi ve geçmişin değerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Aile bağlarının, sevginin ve güvenin her zaman en sıcak anılara dönüştüğünü gösteriyor.