Türkler gibi Kürtlerin de anlamadığı, algılamadığı gelişmelere gebe bir sürecin yaşanacağını hissedip, bu yönde bölgeden gereken bilgileri alarak...
Türkler gibi Kürtlerin de anlamadığı, algılamadığı gelişmelere gebe bir sürecin yaşanacağını hissedip, bu yönde bölgeden gereken bilgileri alarak, başta MHP Genel Başkanı Bahçeli olmak üzere CHP Genel Merkezine yapılan ziyaret gibi ilgili ve yetkilere bilgi verme ile devam eden Ortadoğu sürecinin Trump'un önümüzdeki günlerde oturacağı beyaz saray koltuğunda yapacağı ilk ya da bir kaç gün sonraki demecine ya da bölgeye bizzat ziyaretine kilitletildiği de görülmüyor.
Evet, başta ulusalcı tayfta olmak üzere daha bir yıl önce yaptığı açıklamasında, '“Kürtler ve Ermeniler Anadolu'ya Türklerden önce gelmiştir..' deyip bugün ise ' Booo ele olursa, bele olursa ben nasıl çimeceğim pardon nasıl su içeceğim?' diyerek adeta saçmalayan 21 Mayıs 1947 tarihinde Avusturya’nın Bregenz şehrinde dünyaya gözlerini açan ve Kürtler ve Ermeniler kendisinin dediği gibi Anadolu'ya sonradan göç eden Kırım Tatarı bir ailenin çocuğu değil yaşlısı olan İlber Ortaylı gibileri adeta fırtınadan önceki sessizliği algılıyamıyorlar.
Halbuki aynı Erdoğan'ın başında olduğu ülkenin kozmik odasının bilip, kamuoyuna açıklanmayan ama yine aynı Erdoğan tarafından 'Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır..' dedikten hemen sonra da milliyetçi yakanın tepkilerini bile bile beklenmedik bir anda dün 'mecliste olmamaları gerekir' dediği DEM'lilere bugün el uzatıp, Öcalan'ı işaret eden Bahçeli'nin bu adımı da hala anlaşılmamış ya da İsrail'in adeta yok ettiği Hamas değil, Kürtlere karşı olan ve Ortadoğu'da yaşayan Araplarca 'gaza gelmek' anlamını taşıyan hamasetli bakışlarından olacak ki anlaşılmak istenmemektedir.
Evet, yaşı bir hayli ilerlemiş olan ama askere gidecek taze bir genç misali Ortadoğu ve Suriye'de yaşanan, yaşanacaklar üzerinden konuşup, neyle yıkanacağını dert edinen İlber Ortaylı gibilerinin anlayamadığını bir taraftan 'niye barışamayalım' diyerek diğer taraftan 'toprağa gömeriz' diyenler gibi Demirtaş ile birlikte hala tutuklu olan ve İlber Ortaylı gibi Türk kökenli Figen Üstündağ'ın dediklerini hatırlatan DEM'in mevcut kadın eş başkanın açıklamaları ile bir anda geriliyor ve 'Ne yapmak istiyorsunuz, yine mi 'şimdilik' adı konulmayan sürecin altına bombamı koyuyorsunuz?' diyerek insanı, gerçek anlamda barış ve kardeşlik isteyenleri huzursuz eden açıklamaları duyuyoruz.
Yani bir taraftan Bahçeli'ye gidip, diğer taraftan aynı zamanda Cumhurbaşkanı ve memleketim Ardahan'a atayacağı İl başkanı ismi bulamayıp, kongresini erteleyen AK Parti Genel Başkanı olan ve en önemlisi istenen o gerçek bir barış için, ülkemiz üzerinde oynanan karanlık oyunları bozmak için samimi olduğuna inandığım ve bu sorunu çözmek için ikinci kez riske giren Erdoğan'ın sözlerine karşılık söylendiğini düşündüğü sözleri art arda duyup, geriliyoruz.
Kim ne derse desin geniş kapsamlı bir genel af ile bu işi tek başına da yapacağına inandığım Erdoğan'ın Samsun ve partisinden şikayetçi olduğu Rize'den yaptığı açıklamalardan aşağı kalmayan ani bir çıkışla "Ya barışı inşa edeceğiz, ya da her yer Gazze olacak." sözlerini sarf eden 1977 yılında Hatay'ın Samandağ ilçesinde doğan, Arap Alevi bir ailenin ferdi DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın da ulusalcı tayfa ve İlber Ortaylı'dan aşağı kalmadığını, önceki süreç gibi bu süreci de istemeyenlerin eline koz verdiğini üzülerek görmekteyiz.
Ve çok ama çok tehlikeli siyasi blöflerin Ortadoğu'da hesap içinde olanların hoşuna gitse de bizim için hiçte iyi şeyler olmadığı tüm tarafların görüp, ona göre adım atmalılar derken bunu yapamayanlar 'konuşma yasağı getirdikleri ve süreçle ilgili susturdukları partili milletvekilleri gibi kendileri de susmalı ya da şu bu ülkede, Ortadoğu'da ve dünyada hiç bir şey yokmuş, her şeyin sazlık ve kazlık olduğunu gören bizim dernekler gibi kaz geceleri ile meşgul olsunlar derim.
Çünkü sizin bu siyasi blöflerinizin başta Okyanus ötesinden gelip, barış adı altında adım adım uyguladıkları BOB'çuların hoşuna giderken gerçek hak, hukuk ve adaletin olduğu bu ülkede kardeşçe yaşamak isteyen halkları geriyor ve benim gibi huzursuz ediyor bilesiniz..