Kervancının Kurtuluşu: Türk’ün Sabrı ve Gücü

Bir zamanlar uzak diyarlarda, kervanlarıyla ticaret yapan bir kervancı, 40 Harami tarafından sürekli rahatsız ediliyordu.

Abone Ol

Haramiler, kervan her geçtiğinde yolunu kesiyor, kervandaki insanları dövüp mallarını yağmalıyordu. Kervancı, bu beladan kurtulmanın yollarını ararken, bir gün çölün ortasındaki bir esir pazarına girdi. Amacı, güçlü kuvvetli bir esir alarak kervanını bu haydutlardan korumaktı.

Esir pazarında birçok esir vardı; kimisi zayıf, kimisi yaşlı. Ancak kervancının gözü, iri yarı ve heybetli bir Türk’e ilişti. Adam kafesin içinde, sessizce oturuyor, etrafa bakıyordu. Kervancı, bu Türk'ün tam aradığı adam olabileceğini düşündü. Esir tüccarına yaklaşıp, “Bu esirin fiyatı nedir?” diye sordu. Tüccar, gülümseyerek, “Bu Türk’ün fiyatı 30 kese altındır,” dedi. Kervancı şaşırdı, çünkü diğer esirlerin fiyatı yalnızca birkaç akçe idi.

“Neden bu kadar pahalı?” diye sordu kervancı. Tüccar, “Bu Türk, sıradan bir esir değildir. Onun kafası bozulduğunda, bir orduyu tek başına alt edebilir. Bu yüzden 30 kese altın eder,” dedi. Kervancı, böyle bir adamın kervanını korumak için ideal olduğuna karar verdi ve altınları vererek Türk’ü satın aldı. Ardından, “Senin görevin kervanımı 40 Harami’den korumak,” dedi. Türk ise sakin bir tavırla, “Bu benim için kolay bir iş,” diyerek kervancıya güven verdi.

Kervan, çölde uzun bir yolculuğa çıktı. Herkes, Türk’ün varlığı sayesinde güvende olduklarını hissediyordu. Günler sonra, 40 Harami kervanı bastı. Haramiler, insanları dövüyor, malları yağmalıyor ve kimseyi sağ bırakmamaya kararlı görünüyorlardı. Ancak Türk, olan biteni sessizce izliyor, kervancının yanında oturuyordu.

Bir harami, Türk’ün yanına geldi ve onu rahatça otururken gördü. “Sen kimsin? Neden oturuyorsun, hiç korkmuyor musun?” diye sordu. Türk, sakin bir şekilde, “Ben buranın korumasıyım,” dedi. Harami alaycı bir gülümseme ile Türk’e saldırmaya başladı. Fakat Türk, yalnızca uyarıda bulundu: “Kafamı bozuyorsun ha.” Harami yorulunca, başka bir harami geldi ve Türk’ü dövmeye devam etti. Türk, yine aynı uyarıyı yaptı: “Kafamı bozuyorsun.”

Bu durum böyle devam etti. Her harami gelip Türk’ü dövüyor, fakat Türk sadece sabırlı bir şekilde onları uyarıyordu. En sonunda, 40. harami geldi ve dövüşmeye başladı. O anda Türk’ün sabrı tükendi. Aniden ayağa kalktı ve etrafındaki tüm haramileri birer birer yere serdi. Koca Türk, tek bir yumrukla her birini yere yıktı. Haramiler neye uğradıklarını şaşırarak kaçmaya başladılar, ama Türk onları yerden kaldırıyor, tekrar tekrar yere vuruyordu. Bir anda tüm 40 Harami, sanki yere saplanmış gibi hareketsiz kaldı.

Kervancı, büyük bir rahatlama ve hayranlıkla Türk’ün yanına geldi. “Sana 30 kese altın verdim, ama bize sadece hayatımızı değil, onurumuzu da geri verdin. Sana daha fazla altın vermek istiyorum, ne istersen al,” dedi. Türk ise gülümseyerek, “Ben sizin korumanızım. Anlaşmamız böyleydi, sizi korudum. Ancak şunu bilin ki her seferinde kafamı bozacak 40 kişiyi bulamazsınız,” diye yanıtladı.

Bu hikaye, Türk milletinin sabırlı, güçlü ve onurlu yapısını simgeler. Türkler, kafaları bozulana kadar sakin kalır, sabrederler. Ancak bir kez öfkeleri kabardığında, karşılarında kimse duramaz. Kervancının kurtuluşu da, bu sabrın ve gücün bir göstergesidir.