Devletin Parası İle Bebek Cinayetleri!

Abone Ol

İstanbul’da yaşanan ve toplumu derinden sarsan yenidoğan skandalı, sadece adaletin değil, aynı zamanda insanlığın ve etik değerlerin de çöküşünü gözler önüne seriyor. Bebekleri ölüme terk eden bu çete, kendilerine maddi çıkar sağlamak için masum canların üzerinden kazanç elde etmekten geri kalmamış, Hipokrat yeminine ihanet ederek bir bebekten bile menfaat bekleyebilecek kadar alçalmış durumdalar. 

İddianamede yer alan 47 kişilik bir çete, gerekmediği halde bebekleri yoğun bakım ünitelerine sevk ederek çıkar sağlamış, bebeklerin hayatıyla oynamış ve sonunda da bu masum canları ölüme terk etmiştir. Anlaşmalar ve gizli pazarlıklarla bebekleri birer mal gibi görüp hastaneler arasında "satışını" yapan bu yapı, insanlığın ne kadar çökebileceğini gösteriyor. Bebeklerin ölümüne sebep olan Dr. F. S.'nin 266 yıl hapis cezası istemiyle yargılanması, aslında bu suçun dehşeti karşısında yetersiz kalıyor. Hangi ceza, bu masum bebeklerin çektiklerini telafi edebilir?

Hemşire M. S. ile örgüt üyesi H. B. G. arasındaki çocuk katletme konulu konuşma, ahlaki değerlerin ne kadar ayaklar altına alındığının ve insanlığın çöküşüne şahitlik ettiğimiz bir örneğidir. H. B. G.'nin çocuğu öldürmeyi bir emir gibi vermesi ve M. S.'nin öldürmekte tereddüt etse de sonucun ölüme yönelik olacağını belirtmesi, vicdanın ve ahlakın içinin boşaltıldığının çarpıcı bir kanıtıdır. Bu insanların, doktor ya da hemşire olarak yemin ettikleri değerleri çiğnemeleri, Hipokrat'ın kemiklerini sızlatan gerçeklerden sadece biridir.

Skandalın ardındaki yapının boyutu ve sistemli işleyişi, sağlık sisteminin nasıl kötüye kullanılabileceğini de gösteriyor. Bebeklerin hastaneden hastaneye sevki, her biri menfaat için planlanmış özel ambulans anlaşmaları ve resmî belgelerin sahteliği, adeta organize bir suç şebekesi gibi çalışan bu sisteme olan güveni yerle bir ediyor. Sadece bu skandala katılan kişiler değil, bu yapıya göz yuman ve denetim mekanizmalarını işletmeyen herkes bu suçun bir parçasıdır.

Bu süreçte, görevini yapmaya çalışan ve skandalı ortaya çıkarmak için mücadele veren savcı Y. E.'nin makamında tehdit edilmesi, adaletin nasıl baskı altına alınmaya çalışıldığını da gözler önüne seriyor. Peki, bu savcı gizli kamera ile kayıt almasaydı, Allah göstermesin, kurgu bir kaza görünümlü olayda hayatını kaybetseydi, hangimizin haberi olacaktı? Var mıydı başka cesur yürek? Savcının tehdit edilmesi, bu çetenin ne kadar tehlikeli ve sınır tanımaz olduğunu gösterirken, aynı zamanda hukukun üstünlüğüne duyulan inancı da sarsmaya çalışmaktadır. Bu tehdit, adaletin sağlanması yolunda ne kadar zorlu bir mücadele verildiğinin en acı göstergelerinden biridir.

Şu soruyu sormadan edemiyorum: Böylesine pervasız bir suistimal süregiderken, kimse "Bu neyin nesi?" diye sormadı mı? Hastanelerde hiç mi mesleki etik değerlerine sadık, onurlu sağlık personeli yoktu? Kimsenin ihbar etmek aklına gelmedi mi? Bu cinayet şebekesine az ya da çok bulaşan kim varsa, derhal tutuklanmalı ve bir daha mesleğini icra edememek üzere görevden el çektirilmelidir. Bu masum bebeklerin her birinin hakkı, bu kişilerin en ağır şekilde yargılanmasıyla yerine getirilmelidir. Ayrıca, kendini müsteşar gibi tanıtarak halkı kandıran şahsın, muhtemelen çok geçmeden yeni kurbanlar bulmak üzere tekrar ortalarda dolaşmaya başlayacağı aşikardır. Ne yazık ki çevremizde bu tarz dolandırıcıların sayısı günden güne artmakta ve biz sadece izlemekle yetiniyoruz.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Bu skandal, sadece doktor ve hemşirelerin değil, bu sisteme göz yuman herkesin sorumluluğudur. Hipokrat'ın kemiklerinin sızladığı bu çürümüş tabloyu değiştirmek için adaletin bir an önce yerini bulması gerekiyor. İşledikleri suçların hesabını vermeleri, bu masum bebeklerin anısına ve gelecekte bu tür acı olayların yaşanmaması için zorunludur.

Ez cümle, devletin parası ile bebekleri öldürüp, onların kanlarından beslenen bu vampirlerin dişlerinden damlayan kanlar artık tüm dünyada biliniyor. acı çeken her bir aile için, kanı dökülen her bir bebek için, devlet eliyle cinayet işleyen bu insanların! Bence yaşama hakkı bile fazla.. 

Fotoğraf: Yapay Zeka (Ideogram)