Olay basit çocuk olsa anlar kabilinden. Olay tastaman Toprakkale ilçemizde ev yemekleri yapan muhtar adaylığını açıklamış bir hanımefendinin adresini sormakla başladı.
Taze günlük basımdan yeni gelmiş Sabır gazetesi dağıtımında sayın Resul Özdil beyefendiyle dağıtıma çıktık. Bir adres sormak için kenarda güneşlenen birine sorduk, ‘ hı’ dedi baktım umut var gideceğimiz yer tarifindeki sürücü kursunun adını söyledim, ‘suri’ deyince kırbaçladık aracı. Bir bakkal önünde yine aynı, bakkal işletmecisi aynı velhasıl orta halli villa bahçesi büyüklüğündeki Toprakkale’de 26.02.2024 tarihinde durum buydu.
Geldik Osmaniye merkezine. Resul bey her zamanki gibi idareciliğini konuşturdu, güzergah belirledi, koltuğumun altına fıtık patlatan sayıdaki gazeteyi lütfederek şahsıma görev tevdi etti.
Mithatpaşa İlköğretimden Eyüpsultan mahallesine gidene kadar Toprakkale’de yaşadığım dağıtım tarzı değişmedi. Denk gelen tanıdıklarda az değildi. Malum süreç te de seçim gündem olunca, çaya da itiraz etmemek huyumdan vazgeçemediğimden dinlenmedim de değil.
Çok nadir yaşadığım halde son sayıyı dağıtırken ilk kez gerek şahsıma gerek gazetedeki haberlere serzenişler çok artmış. Elbette bu gazetenin kendisine değildi.
Gazetede gördükleri resimlere, adaylara ve partilerin reklamları ile ilgili. İlk kez hem iktidar olan Ak parti ve akpartici (mhp, bbp, hüdp, yrp vb.) ile muhalefet partilerine tepkili bir yoğunluğa şahit oldum.
Tepkileri burada tek tek yazmak yönlendirme yapmak gibi algılanabilir, bu sebeple bir iki örnekle:
Aynı parti hamam…
Aynı aday aynı tas…
Yol yapmasınlar, aman ha!
Kaç dönem oy alsalar temel basit işler tamamlanmaz?!
Bir yol yapıldığı gün tekrar kazılıp 8 yıldır niçin yapılmaz?
Aynı kaldırım taşı, bordür 20 yıldır niçin aynı kırık çukur halde niye durur?
Abi deprem olmamış gibi davranıp, 20 yıllık sorunları depreme bağlamaktan utanan var mı?
Aramızda görmediğimizi 3 ay gösterip oy vermeye mecbur mu sanıyorlar?
10. . . .
Yukardaki paragraf ve uzayıp giden diyalogları yolumun üzerinde karşılaştığım isimleri pek çok kişinin bildiği siyasi kimlik sahibi beyefendiyle konuşmak zorunda kalmamak için konuşulan yerleri tarif ettim. Yine de bırakmadılar, baktım zaman uzuyor etrafta bulunan çocuklarda Hasan amca deyince hepsini çağırdım. Çocuklara anlattım dinlediler verdikleri tepkiyi bu satırlara yazmayayım. Fakat iki ekabir siyasetçi çocukların cevabından umarım ibret almışlardır.
En büyüğü 9 yaşındaki çocukların niye bu tiplere oy veriyorsunuz ki, diye kibarlaştırarak ifade edebileceğim cümle, ‘kazanacak adaya oy verelim’ deyip hizmeti kaybetmeyi kabullenen ve zorla kabul ettirmeye çalışan eski siyaset kafasını kuma gömmüş devam ededursun. Zaman kaybettirmekte usta olanların göze battıkları alanen bu kadar ortaya çıkmışken seçim sonucundaki istatistiklerin tez konusu olacağı kesin.